Elmalılı-orijinal 70:1 İstedi bir sâil bir azâbı ki olacak

Elmalılı 70:1 - Bir isteyen, olacak azabı istedi.

DiyanetMeali 70:1-3 Birisi, yüksek derecelere sahip olan Allah katından, inkarcılara gelecek ve savunulması imkansız olacak azabı soruyor.

DiyanetVakfı 70:1 Bir soran inecek azabı sordu:

Ömer.N.Bilmen 70:1-2 Bir talip, vaki olacak azabı taleb etti. Kâfirler için onu bertaraf edecek yoktur.

SuatYıldırım 70:1 – Biri çıkıp gelecek azabı sordu. [22,47; 38,16]

İbni Kesir 70:1 İsteyen birisi, inecek azabı istedi.


Elmalılı-orijinal 70:2 Kâfirler için yok onu defi' edecek

Elmalılı 70:2 - Kâfirler için onu savacak yok.

DiyanetMeali 70:1-3 Birisi, yüksek derecelere sahip olan Allah katından, inkarcılara gelecek ve savunulması imkansız olacak azabı soruyor.

DiyanetVakfı 70:2 İnkârcılar için; ki onu savacak yoktur,

Ömer.N.Bilmen 70:1-2 Bir talip, vaki olacak azabı taleb etti. Kâfirler için onu bertaraf edecek yoktur.

SuatYıldırım 70:2 – O azap ki onu, kâfirlerden uzaklaştıracak hiçbir kuvvet yoktur.

İbni Kesir 70:2 O; kafirler içindir ve onu engelleyecek yoktur.


Elmalılı-orijinal 70:3 O, mi'racların sahibi Allahdan

Elmalılı 70:3 - O, derece ve makamların sahibi Allah'tandır.

DiyanetMeali 70:1-3 Birisi, yüksek derecelere sahip olan Allah katından, inkarcılara gelecek ve savunulması imkansız olacak azabı soruyor.

DiyanetVakfı 70:3 Yükselme derecelerinin sahibi olan Allah katından.

Ömer.N.Bilmen 70:3 (O azap) Yüksek dereceler sahibi olan Allah tarafındandır.

SuatYıldırım 70:3 – Çünkü bu azap, yüceler yücesi Allah’tan gelecektir.

İbni Kesir 70:3 Derecelere sahip, Allah katındandır.


Elmalılı-orijinal 70:4 Ki ona Melâike ve Ruh uruc eder, bir günde ki mikdarı elli bin sene tutar

Elmalılı 70:4 - Melekler ve Ruh miktarı ellibin yıl süren bir gün içinde ona çıkar.

DiyanetMeali 70:4 Melekler ve Cebrail o derecelere, miktarı elli bin yıl olan bir günde yükselirler.

DiyanetVakfı 70:4 Melekler ve Rûh (Cebrail), oraya, miktarı (dünya senesi ile) ellibin yıl olan bir günde yükselip çıkar.

Ömer.N.Bilmen 70:4 Melekler ve Rûh oraya bir günde çıkarlar ki, oranın mesafesi ellibin yıldır.

SuatYıldırım 70:4 – Melekler ve Rûh, O’nun Arş’ına; miktarı ellibin sene olan bir günde yükselirler. [32,5; 22,47]

İbni Kesir 70:4 Melekler de, ruh da miktarı ellibin yıl olan bir günde ona yükselip çıkarlar.


Elmalılı-orijinal 70:5 O halde sabret biraz bir sabri cemîl ile

Elmalılı 70:5 - O halde güzel bir sabır ile sabret.

DiyanetMeali 70:5 Güzel güzel sabret;

DiyanetVakfı 70:5 (Resûlüm!) Şimdi sen güzelce sabret.

Ömer.N.Bilmen 70:5-6 Artık güzelce bir sabr ile sabret. Şüphe yok ki, onlar onu uzak görürler.

SuatYıldırım 70:5 – O halde sen, müşriklerin eziyetlerine güzelce sabret. Çünkü azabın inmesi yaklaşmaktadır.

İbni Kesir 70:5 Öyleyse Sen, güzel güzel sabret.


Elmalılı-orijinal 70:6 Çünkü onlar onu uzak görürler

Elmalılı 70:6 - Çünkü onlar onu uzak görürler.

DiyanetMeali 70:6 Doğrusu inkarcılar azabı uzak görüyorlar.

DiyanetVakfı 70:6 Doğrusu onlar, o azabı (ihtimalden) uzak görüyorlar.

Ömer.N.Bilmen 70:5-6 Artık güzelce bir sabr ile sabret. Şüphe yok ki, onlar onu uzak görürler.

SuatYıldırım 70:6-7 – Onlar, o günü çok uzakta zannediyorlar, ama Biz yakın olduğunu biliyoruz.

İbni Kesir 70:6 Doğrusu onlar; bunu uzak görüyorlar.


Elmalılı-orijinal 70:7 Biz se onu yakın görürüz

Elmalılı 70:7 - Biz ise onu yakın görüyoruz.

DiyanetMeali 70:7 Ama biz onu yakın görmekteyiz.

DiyanetVakfı 70:7 Biz ise onu yakın görmekteyiz.

Ömer.N.Bilmen 70:7-8 Halbuki, Biz onu pek yakın görürüz. O gün ki, (azabı vaki olur) gök erimiş maden gibi olacaktır.

SuatYıldırım 70:6-7 – Onlar, o günü çok uzakta zannediyorlar, ama Biz yakın olduğunu biliyoruz.

İbni Kesir 70:7 Biz ise; onu, yakın görmekteyiz.


Elmalılı-orijinal 70:8 O gün ki olur sema' erimiş bir maden gibi

Elmalılı 70:8 - O gün gök erimiş bir maden gibi olur.

DiyanetMeali 70:8 Gök, o gün, erimiş maden gibi olur.

DiyanetVakfı 70:8 O gün gökyüzü, erimiş maden gibi olur.

Ömer.N.Bilmen 70:7-8 Halbuki, Biz onu pek yakın görürüz. O gün ki, (azabı vaki olur) gök erimiş maden gibi olacaktır.

SuatYıldırım 70:8 – O gün gök erimiş maden gibi olur,

İbni Kesir 70:8 O gün gök, erimiş maden gibi olur.


Elmalılı-orijinal 70:9 Dağlar da atılmış elvan yun gibi

Elmalılı 70:9 - Dağlar da atılmış renkli yün gibi olur.

DiyanetMeali 70:9 Dağlar da atılmış pamuğa döner.

DiyanetVakfı 70:9 Dağlar da atılmış yüne döner.

Ömer.N.Bilmen 70:9-10 Dağlar da atılmış rengârenk yün gibi olacaktır. Hiçbir dost da bir dostu sormaz.

SuatYıldırım 70:9 – Dağlar ise atılmış rengârenk yüne döner. [101,5]

İbni Kesir 70:9 Dağlar ise atılmış pamuk gibi.


Elmalılı-orijinal 70:10 Ve bir hısım bir hısıma halini sormaz

Elmalılı 70:10 - Dost dostun halini soramaz.

DiyanetMeali 70:10 Hiç bir dost diğer bir dostunu sormaz.

DiyanetVakfı 70:10 Dost, dostu sormaz.

Ömer.N.Bilmen 70:9-10 Dağlar da atılmış rengârenk yün gibi olacaktır. Hiçbir dost da bir dostu sormaz.

SuatYıldırım 70:10-14 – Birbirlerine gösterildikleri halde hiçbir candan dost, dostunun hâlini sormaz.Her mücrim o günkü azaptan kurtulmak için fidye olarak oğullarını, eşini, kardeşini,kendisine sahip çıkan sülalesini, hatta dünyada olanların tamamını verip de kurtulmak ister. [31,33; 40,18; 23,101; 80,34-37]

İbni Kesir 70:10 Hiç bir yakın bir yakınını sormaz.


Elmalılı-orijinal 70:11 O günün azâbından oğullarını

Elmalılı 70:11 - Birbirlerine gösterilirler. Suçlu o günün azabından kurtulmak için fidye vermek ister; oğullarını,

DiyanetMeali 70:11-14 Onlar birbirlerine yalnız gösterilirler. Suçlu kimse o günün azabından kurtulmak için oğullarını, ailesini, kardeşini, kendisini barındırmış olan sülalesini ve yeryüzünde bulunan herkesi feda etmek ve böylece kendisini kurtarmak ister.

DiyanetVakfı 70:11 Birbirlerine gösterilirler (fakat herkes kendi derdindedir). Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından (kurtuluş için), oğullarını,

Ömer.N.Bilmen 70:11-12 Onlar birbirlerine gösterilirler. Günahkar olan temenni eder ki, o günün azabından dolayı oğullarını feda etsin. Ve refikasını ve kardeşini feda etsin.

SuatYıldırım 70:10-14 – Birbirlerine gösterildikleri halde hiçbir candan dost, dostunun hâlini sormaz.Her mücrim o günkü azaptan kurtulmak için fidye olarak oğullarını, eşini, kardeşini,kendisine sahip çıkan sülalesini, hatta dünyada olanların tamamını verip de kurtulmak ister. [31,33; 40,18; 23,101; 80,34-37]

İbni Kesir 70:11 Yalnız birbirine gösterilirler. Suçlu kişi; o günün azabından kurtulmak için oğullarını feda etmek ister.


Elmalılı-orijinal 70:12 Ve refikasını ve biraderini

Elmalılı 70:12 Eşini ve kardeşini,

DiyanetMeali 70:11-14 Onlar birbirlerine yalnız gösterilirler. Suçlu kimse o günün azabından kurtulmak için oğullarını, ailesini, kardeşini, kendisini barındırmış olan sülalesini ve yeryüzünde bulunan herkesi feda etmek ve böylece kendisini kurtarmak ister.

DiyanetVakfı 70:12 Karısını ve kardeşini,

Ömer.N.Bilmen 70:11-12 Onlar birbirlerine gösterilirler. Günahkar olan temenni eder ki, o günün azabından dolayı oğullarını feda etsin. Ve refikasını ve kardeşini feda etsin.

SuatYıldırım 70:10-14 – Birbirlerine gösterildikleri halde hiçbir candan dost, dostunun hâlini sormaz.Her mücrim o günkü azaptan kurtulmak için fidye olarak oğullarını, eşini, kardeşini,kendisine sahip çıkan sülalesini, hatta dünyada olanların tamamını verip de kurtulmak ister. [31,33; 40,18; 23,101; 80,34-37]

İbni Kesir 70:12 Eşini ve kardeşini,


Elmalılı-orijinal 70:13 Ve kendini barındıran fasîlesini

Elmalılı 70:13 - Kendisini barındıran, içinde yetiştiği tüm ailesini,

DiyanetMeali 70:11-14 Onlar birbirlerine yalnız gösterilirler. Suçlu kimse o günün azabından kurtulmak için oğullarını, ailesini, kardeşini, kendisini barındırmış olan sülalesini ve yeryüzünde bulunan herkesi feda etmek ve böylece kendisini kurtarmak ister.

DiyanetVakfı 70:13 Kendisini koruyup barındıran tüm ailesini

Ömer.N.Bilmen 70:13-14 Ve kendisini barındıran aşiretini (feda etsin). Ve yeryüzünde kim var ise, cümlesini fidye-i necât olarak versin de (sonra) bu fedakarlığı kendisini kurtarsın.

SuatYıldırım 70:10-14 – Birbirlerine gösterildikleri halde hiçbir candan dost, dostunun hâlini sormaz.Her mücrim o günkü azaptan kurtulmak için fidye olarak oğullarını, eşini, kardeşini,kendisine sahip çıkan sülalesini, hatta dünyada olanların tamamını verip de kurtulmak ister. [31,33; 40,18; 23,101; 80,34-37]

İbni Kesir 70:13 Kendisini barındırmış olan sülalesini.


Elmalılı-orijinal 70:14 Ve Arzda bulunanların hepsini de sonra kendini kurtarsa

Elmalılı 70:14 - Ve yeryüzünde bulunanların hepsini ki, tek kendini kurtarabilsin.

DiyanetMeali 70:11-14 Onlar birbirlerine yalnız gösterilirler. Suçlu kimse o günün azabından kurtulmak için oğullarını, ailesini, kardeşini, kendisini barındırmış olan sülalesini ve yeryüzünde bulunan herkesi feda etmek ve böylece kendisini kurtarmak ister.

DiyanetVakfı 70:14 Ve yeryüzünde kim varsa hepsini fidye olarak versin de, tek kendini kurtarsın.

Ömer.N.Bilmen 70:13-14 Ve kendisini barındıran aşiretini (feda etsin). Ve yeryüzünde kim var ise, cümlesini fidye-i necât olarak versin de (sonra) bu fedakarlığı kendisini kurtarsın.

SuatYıldırım 70:10-14 – Birbirlerine gösterildikleri halde hiçbir candan dost, dostunun hâlini sormaz.Her mücrim o günkü azaptan kurtulmak için fidye olarak oğullarını, eşini, kardeşini,kendisine sahip çıkan sülalesini, hatta dünyada olanların tamamını verip de kurtulmak ister. [31,33; 40,18; 23,101; 80,34-37]

İbni Kesir 70:14 Ve yeryüzünde bulunan herkesi. Ki nihayet kendisini kurtarsın.


Elmalılı-orijinal 70:15 Hayır, çünkü o salgın bir lezâ, etrafı soyan nari ceza'

Elmalılı 70:15 - Hayır, o alevlenen bir ateştir.

DiyanetMeali 70:15-18 Hayır, olmaz... Orada sırtını çevirip yüzgeri edeni, malını toplayıp kimseye hakkını vermeden saklayanı çağıran, deriyi soyup kavuran, alevli ateş vardır.

DiyanetVakfı 70:15 Fakat ne mümkün! Bilinmeli ki, o (cehennem) alevlenen bir ateştir.

Ömer.N.Bilmen 70:15-16 Hayır. Asla. Şüphe yok ki o bir mühim ateştir. Nâsın derisi için bir soyup dağıtıcıdır.

SuatYıldırım 70:15 – Lâkin ne mümkün! O cehennem alev alev yanan bir ateştir.

İbni Kesir 70:15 Fakat ne mümkün, çünkü o; halis alevdir.


Elmalılı-orijinal 70:16 Çağırır arkasını dönüp tersine gideni

Elmalılı 70:16 - Derileri kavurur, soyar.

DiyanetMeali 70:15-18 Hayır, olmaz... Orada sırtını çevirip yüzgeri edeni, malını toplayıp kimseye hakkını vermeden saklayanı çağıran, deriyi soyup kavuran, alevli ateş vardır.

DiyanetVakfı 70:16 Derileri kavurup soyar.

Ömer.N.Bilmen 70:15-16 Hayır. Asla. Şüphe yok ki o bir mühim ateştir. Nâsın derisi için bir soyup dağıtıcıdır.

SuatYıldırım 70:16 – Eli, ayağı, bütün uzuvları söküp atar.

İbni Kesir 70:16 Deriyi soyup kavurandır.


Elmalılı-orijinal 70:17 Ve toplayıp toplayıp kasaya yığanı

Elmalılı 70:17 - Çağırır, sırtını dönüp gideni,

DiyanetMeali 70:15-18 Hayır, olmaz... Orada sırtını çevirip yüzgeri edeni, malını toplayıp kimseye hakkını vermeden saklayanı çağıran, deriyi soyup kavuran, alevli ateş vardır.

DiyanetVakfı 70:17 Yüz çevirip geri döneni, (kendine) çağırır!

Ömer.N.Bilmen 70:17-18 Çağır, arkasını dönüp yüz çevireni. Ve (malı) toplayıp da, bir kap içinde saklayanı.

SuatYıldırım 70:17-18 – İmana sırtını dönüp haktan yüz çevireni, bir de servet toplayıp yığan ve hayırda harcamayanı o ateş kendine çağırır.

İbni Kesir 70:17 Yüz çevirip arkasına döneni çağırır.


Elmalılı-orijinal 70:18 Hâkikat o insan helu' yaradılmıştır

Elmalılı 70:18 - Mal toplayıp kasada yığanı,

DiyanetMeali 70:15-18 Hayır, olmaz... Orada sırtını çevirip yüzgeri edeni, malını toplayıp kimseye hakkını vermeden saklayanı çağıran, deriyi soyup kavuran, alevli ateş vardır.

DiyanetVakfı 70:18 (Servet) toplayıp yığan kimseyi!.

Ömer.N.Bilmen 70:17-18 Çağır, arkasını dönüp yüz çevireni. Ve (malı) toplayıp da, bir kap içinde saklayanı.

SuatYıldırım 70:17-18 – İmana sırtını dönüp haktan yüz çevireni, bir de servet toplayıp yığan ve hayırda harcamayanı o ateş kendine çağırır.

İbni Kesir 70:18 Malını toplayıp kap içinde saklayanı da.


Elmalılı-orijinal 70:19 Şer dokundumu mızıkcı

Elmalılı 70:19 - Doğrusu insan dayanıksız ve huysuz yaratılmıştır.

DiyanetMeali 70:19 İnsan gerçekten pek huysuz yaratılmıştır:

DiyanetVakfı 70:19 Gerçekten insan, pek hırslı (ve sabırsız) yaratılmıştır.

Ömer.N.Bilmen 70:19-20 Şüphe yok ki insan haris olarak yaradılmıştır. Ona şer dokunduğu zaman çok feryat edicidir.

SuatYıldırım 70:19 – Gerçekten insan cimri olarak yaratılmıştır.

İbni Kesir 70:19 Gerçekten insan; hırsına düşkün yaratılmıştır.


Elmalılı-orijinal 70:20 Hayır dokundumu kıskanç

Elmalılı 70:20 - Kendisine kötülük dokundu mu sızlanır.

DiyanetMeali 70:20 Başına bir fenalık gelince feryat eder,

DiyanetVakfı 70:20 Kendisine fenalık dokunduğunda sızlanır, feryat eder.

Ömer.N.Bilmen 70:19-20 Şüphe yok ki insan haris olarak yaradılmıştır. Ona şer dokunduğu zaman çok feryat edicidir.

SuatYıldırım 70:20 – Başı derde düştü mü sızlanır durur.

İbni Kesir 70:20 Başına bir fenalık gelince, feryadı basandır.


Elmalılı-orijinal 70:21 Müstesna ancak o musallîler

Elmalılı 70:21 - Kendisine hayır dokundu mu cimrilik eder.

DiyanetMeali 70:21 Bir iyiliğe uğrarsa onu herkesten meneder;

DiyanetVakfı 70:21 Ona imkân verildiğinde ise pinti kesilir.

Ömer.N.Bilmen 70:21-22 Ve ona hayır dokunduğu zaman da çok cimridir, kıskançtır. Namaz kılanlar müstesna.

SuatYıldırım 70:21 – Ama servet sahibi olunca da pinti kesilir.

İbni Kesir 70:21 Kendisine bir hayır dokununca da çok cimridir.


Elmalılı-orijinal 70:22 Onlar ki namazlarına müdavimdirler

Elmalılı 70:22 - Ancak namaz kılanlar bunun dışındadır.

DiyanetMeali 70:22-27 Ancak namaz kılıp namazlarında yoksul ve yoksuna belirli bir hak tanıyanlar, ceza gününü doğrulayanlar, Rablerinin azabından korkanlar böyle değildir.

DiyanetVakfı 70:22 Ancak şunlar öyle değildir: Namaz kılanlar,

Ömer.N.Bilmen 70:21-22 Ve ona hayır dokunduğu zaman da çok cimridir, kıskançtır. Namaz kılanlar müstesna.

SuatYıldırım 70:22-23 – Ancak namazlarını devamlı kılanlar böyle değildir.

İbni Kesir 70:22 Ancak namaz kılanlar müstesna.


Elmalılı-orijinal 70:23 Ve onlarki mallarında vardır bir hakkı ma'lûm

Elmalılı 70:23 - Onlar ki namazlarını sürekli kılarlar.

DiyanetMeali 70:22-27 Ancak namaz kılıp namazlarında yoksul ve yoksuna belirli bir hak tanıyanlar, ceza gününü doğrulayanlar, Rablerinin azabından korkanlar böyle değildir.

DiyanetVakfı 70:23 Ki, onlar namazlarında devamlıdırlar (ihmal göstermezler;).

Ömer.N.Bilmen 70:23-24 Onlar ki namazları üzerine devam ederler. Ve onlar ki, mallarında bir malüm hak vardır.

SuatYıldırım 70:22-23 – Ancak namazlarını devamlı kılanlar böyle değildir.

İbni Kesir 70:23 Onlar ki; namazlarında daimdirler.


Elmalılı-orijinal 70:24 Hem sâil için hem mahrum

Elmalılı 70:24 - Onların mallarında belli bir hak vardır,

DiyanetMeali 70:22-27 Ancak namaz kılıp namazlarında yoksul ve yoksuna belirli bir hak tanıyanlar, ceza gününü doğrulayanlar, Rablerinin azabından korkanlar böyle değildir.

DiyanetVakfı 70:24 Mallarında, belli bir hak vardır,

Ömer.N.Bilmen 70:23-24 Onlar ki namazları üzerine devam ederler. Ve onlar ki, mallarında bir malüm hak vardır.

SuatYıldırım 70:24-25 – Onlar o kimselerdir ki mallarında isteyen ve yoksun olanların haklarını ayırırlar.

İbni Kesir 70:24 Ve onlar ki; mallarında belirli bir hak vardır;


Elmalılı-orijinal 70:25 Ve onlarki dîn gününü (ceza' gününü) tasdîk ederler

Elmalılı 70:25 - Hem isteyen için, hem de istemekten utanan yoksul için.

DiyanetMeali 70:22-27 Ancak namaz kılıp namazlarında yoksul ve yoksuna belirli bir hak tanıyanlar, ceza gününü doğrulayanlar, Rablerinin azabından korkanlar böyle değildir.

DiyanetVakfı 70:25 Sâile ve mahrûma(vermek için).

Ömer.N.Bilmen 70:25 Dilenen ve mahrum olan için.

SuatYıldırım 70:24-25 – Onlar o kimselerdir ki mallarında isteyen ve yoksun olanların haklarını ayırırlar.

İbni Kesir 70:25 Dilenen ve yoksula.


Elmalılı-orijinal 70:26 Ve onlarki Rablarının azâbından korkarlar

Elmalılı 70:26 - Onlar ki ceza gününü tasdik ederler.

DiyanetMeali 70:22-27 Ancak namaz kılıp namazlarında yoksul ve yoksuna belirli bir hak tanıyanlar, ceza gününü doğrulayanlar, Rablerinin azabından korkanlar böyle değildir.

DiyanetVakfı 70:26 Ceza (ve hesap) gününün doğruluğuna inananlar;

Ömer.N.Bilmen 70:26-27 Ve onlar ki ceza gününü tasdik ederler. Ve onlar ki, Rablerinin azabından korkanlardır.

SuatYıldırım 70:26 – Onlar hesap gününü tasdik ederler.

İbni Kesir 70:26 Onlar ki; din gününü doğrularlar.


Elmalılı-orijinal 70:27 Çünkü rablarının azâbından emîn olunmaz

Elmalılı 70:27 - Rablerinin azabından korkarlar.

DiyanetMeali 70:22-27 Ancak namaz kılıp namazlarında yoksul ve yoksuna belirli bir hak tanıyanlar, ceza gününü doğrulayanlar, Rablerinin azabından korkanlar böyle değildir.

DiyanetVakfı 70:27 Rab'lerinin azabından korkanlar,

Ömer.N.Bilmen 70:26-27 Ve onlar ki ceza gününü tasdik ederler. Ve onlar ki, Rablerinin azabından korkanlardır.

SuatYıldırım 70:27 – Onlar Rab’lerinin cezasından korkarlar. [23,57; 51,19]

İbni Kesir 70:27 Ve onlar ki; Rabblarının azabından korkarlar.


Elmalılı-orijinal 70:28 Ve onlarki apışlarını korurlar

Elmalılı 70:28 - Çünkü Rablerinin azabından emin olunmaz.

DiyanetMeali 70:28 Doğrusu Rablerinin azabından kimse güvende değildir.

DiyanetVakfı 70:28 Ki Rab'lerinin azabı(na karşı) emin olunamaz;

Ömer.N.Bilmen 70:28 Şüphe yok ki, Rablerinin azabı gayr-i me'mundur, ondan kimse emin olamaz.

SuatYıldırım 70:28 – Çünkü Rab’lerinin azabından kimse emin olamaz.

İbni Kesir 70:28 Doğrusu onlar, Rabblarının azabından güvende değildirler.


Elmalılı-orijinal 70:29 Ancak zevcelerine veya milki yemînlerine başka, Çünkü bunda levm olunmazlar

Elmalılı 70:29 - Onlar ki ırzlarını korurlar.

DiyanetMeali 70:29-30 Eşleri ve cariyeleri dışında, mahrem yerlerini herkesten koruyanlar, doğrusu bunlar yerilmezler.

DiyanetVakfı 70:29 Irzlarını koruyanlar

Ömer.N.Bilmen 70:29 Ve onlar ki, kendi tenâsül uzuvlarını muhafaza ederler.

SuatYıldırım 70:29-30 – Onlar edep yerlerini, eşleri ve cariyelerinden başkasından korurlar. Yalnız bunlarla münasebeti olanlar ayıplanamazlar.

İbni Kesir 70:29 Ve onlar ki; mahrem yerlerini korurlar.


Elmalılı-orijinal 70:30 Fakat ondan ötesini arayanlar, işte onlar haddi aşan hâşarılardır

Elmalılı 70:30 - Ancak zevcelerine ve cariyelerine karşı hariç. Çünkü onlara yaklaştıklarında kınanmazlar.

DiyanetMeali 70:29-30 Eşleri ve cariyeleri dışında, mahrem yerlerini herkesten koruyanlar, doğrusu bunlar yerilmezler.

DiyanetVakfı 70:30 Ancak eşlerine ve cariyelerine karşı müstesna; çünkü onlar kınanmaz;

Ömer.N.Bilmen 70:30 Zevcelerine veya mâlik bulundukları cariyelerine karşı müstesna, çünkü onlar kınanmış değildirler.

SuatYıldırım 70:29-30 – Onlar edep yerlerini, eşleri ve cariyelerinden başkasından korurlar. Yalnız bunlarla münasebeti olanlar ayıplanamazlar.

İbni Kesir 70:30 Ancak eşleri ve sağ ellerinin malik oldukları müstesna. Doğrusu onlar, bunun için kınanacak değildirler.


Elmalılı-orijinal 70:31 Ve onlarki emanetlerine ve ah'dlerine riayet ederler

Elmalılı 70:31 - Bundan ötesini isteyenler, var ya işte onlar haddi aşanlardır.

DiyanetMeali 70:31 Bu sınırları aşmak isteyenler, işte onlar, aşırı gidenlerdir.

DiyanetVakfı 70:31 Bundan öteye (geçmek) isteyenler ise, onlar taşkınların ta kendileridir,

Ömer.N.Bilmen 70:31 Artık her kim bunun ötesini araştırırsa işte haddi aşmış olanlar onlardır, onlar.

SuatYıldırım 70:31 – Ama bu sınırın ötesine geçenler haddi aşmış, zulüm işlemiş olurlar.

İbni Kesir 70:31 Kim de bundan ötesini ararsa; işte onlar, haddi aşanların kendileridir.


Elmalılı-orijinal 70:32 Ve onlarki şâhidliklerinde dürüstûrler

Elmalılı 70:32 - Onlar emanetlerini ve ahitlerini gözetirler.

DiyanetMeali 70:32 Emanetlerini ve sözlerini yerine getirenler,

DiyanetVakfı 70:32 Emanetlerine ve ahitlerine riayet edenler;

Ömer.N.Bilmen 70:32-33 Ve onlar ki emanetlerine ve ahdlerine riâyet ederler. Ve onlar ki, şehâdetlerini doğruca ikame ederler.

SuatYıldırım 70:32 – Onlar üzerlerine aldıkları emanetlere ve verdikleri sözlere riayet ederler.

İbni Kesir 70:32 Ve onlar ki; emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler.


Elmalılı-orijinal 70:33 Ve onlarki namazları üzerine

Elmalılı 70:33 - Şahitliklerinde dürüsttürler.

DiyanetMeali 70:33 Şahidliklerini gereği gibi yapanlar,

DiyanetVakfı 70:33 Şahitliklerini (dosdoğru) yapanlar;

Ömer.N.Bilmen 70:32-33 Ve onlar ki emanetlerine ve ahdlerine riâyet ederler. Ve onlar ki, şehâdetlerini doğruca ikame ederler.

SuatYıldırım 70:33 – Onlar şahitliklerini dürüstçe ifa ederler.

İbni Kesir 70:33 Ve onlar ki; şahidliklerini gereği gibi yaparlar.


Elmalılı-orijinal 70:34 muhafızlık ederler

Elmalılı 70:34 - Namazlarına devam ederler.

DiyanetMeali 70:34 Namazlarına riayet edenler,

DiyanetVakfı 70:34 Namazlarını koruyanlar;

Ömer.N.Bilmen 70:34 Ve onlar ki, namazları üzerine muhafazada bulunurlar.

SuatYıldırım 70:34 – Onlar namazlarına tam dikkat ederler.

İbni Kesir 70:34 Ve onlar ki; namazlarını muhafaza ederler.


Elmalılı-orijinal 70:35 İşte onlar Cennetlerde ikrâm olunanlardır

Elmalılı 70:35 - İşte bunlar cennetlerde ağırlanırlar.

DiyanetMeali 70:35 İşte onlar, cennetlerde ikram olunacak kimselerdir.*

DiyanetVakfı 70:35 İşte bunlar, cennetlerde ağırlanırlar.

Ömer.N.Bilmen 70:35 İşte onlar cennetlerde ikram olunmuş zâtlardır.

SuatYıldırım 70:35 – İşte bunlar cennetlerde ikrama nail olacaklar.

İbni Kesir 70:35 İşte bunlar; cennetlerde ikram olunanlardır.


Elmalılı-orijinal 70:36 Şimdi nevar o küfredenlere ki sana doğru boyunlarını uzatarak koşuyorlar

Elmalılı 70:36 - Şimdi ne oluyor o inkâr edenlere ki, sana doğru boyunlarını uzatarak koşuyorlar:

DiyanetMeali 70:36-37 İnkar edenlere ne oluyor, sana doğru sağdan soldan topluluklar halinde koşuşuyorlar?

DiyanetVakfı 70:36 (Resûlüm!) O kâfirlere ne oluyor ki, sana doğru koşuyorlar?

Ömer.N.Bilmen 70:36-37 Artık ne var o kâfir olanlara ki senin cihetine koşarlar. Dağınık fırkalar olarak sağdan ve soldan.

SuatYıldırım 70:36-37 – O kâfirlere ne oluyor ki, seninle alay etmek maksadıyla sağdan soldan dağınık gruplar halinde, boyunlarını uzatarak sana doğru koşuyorlar.

İbni Kesir 70:36 O küfredenlere ne oluyor ki; gözlerini sana doğru dikip bakmaktadırlar.


Elmalılı-orijinal 70:37 Sağdan ve soldan fırka fırka

Elmalılı 70:37 - Sağdan ve soldan bölük bölük.

DiyanetMeali 70:36-37 İnkar edenlere ne oluyor, sana doğru sağdan soldan topluluklar halinde koşuşuyorlar?

DiyanetVakfı 70:37 Bölük bölük sağından ve solundan(gelip etrafını sarıyorlar)

Ömer.N.Bilmen 70:36-37 Artık ne var o kâfir olanlara ki senin cihetine koşarlar. Dağınık fırkalar olarak sağdan ve soldan.

SuatYıldırım 70:36-37 – O kâfirlere ne oluyor ki, seninle alay etmek maksadıyla sağdan soldan dağınık gruplar halinde, boyunlarını uzatarak sana doğru koşuyorlar.

İbni Kesir 70:37 Sağdan ve soldan halka halka olarak.


Elmalılı-orijinal 70:38 Onlardan her kişi na'îm Cennetine sokulacağını ümidmi ediyor?

Elmalılı 70:38 - Onlardan herbiri, bir nimet cennetine sokulacağını mı umuyor?

DiyanetMeali 70: 38 Onlardan herbiri nimet bahçesine konulacağını mı umuyor?

DiyanetVakfı 70:38 Onlardan her biri nimet cennetine sokulacağını mı umuyor?

Ömer.N.Bilmen 70:38 Onlardan her bir şahıs naim cennetine girdirileceğini mi ümit ediyor?

SuatYıldırım 70:38 – Onlardan her biri (iman etmeden) naîm cennetine yerleşmeye mi hevesleniyor?

İbni Kesir 70:38 Onlardan herkes Naim cennetine konulacağını mı umuyor?


Elmalılı-orijinal 70:39 Yağma yok, biz onları o bildikleri nesneden yarattık

Elmalılı 70:39 - Hayır, biz onları bildikleri şeyden yarattık.

DiyanetMeali 70:39 Hayır; doğrusu onları kendilerinin de bildikleri şeyden yaratmışızdır.

DiyanetVakfı 70:39 Hayır (hiç ummasınlar!) Şüphesiz biz onları, kendilerinin de bildikleri şeyden yarattık (fakat ibret almadılar, imana gelmediler).

Ömer.N.Bilmen 70:39 Hayır, asla. Şüphe yok ki Biz onları bilir oldukları şeyden yarattık.

SuatYıldırım 70:39 – (Hiç heveslenmesin, hiç kimsenin öteki insanlar üzerinde böbürlenmeye hakkı olamaz). Çünkü Biz onları da, öbür insanlar gibi, o bildikleri nesneden, meniden yarattık. [77,20; 86,5-10]

İbni Kesir 70:39 Hayır. Doğrusu Biz; onları, bilip durdukları şeyden yarattık.


Elmalılı-orijinal 70:40 Artık o maşrıklerin, mağriblerin Rabbı için yemîne ne hacet, şübhesizki biz elbette kadiriz

Elmalılı 70:40 - Artık o doğuların ve batıların Rabbine yemine ne gerek, elbette bizim gücümüz yeter.

DiyanetMeali 70:40-41 Doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim ki, onların yerine daha iyilerini getirmeğe Bizim gücümüz yeter ve kimse de önümüze geçemez.

DiyanetVakfı 70:40 Doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim ki, bizim gücümüz yeter:

Ömer.N.Bilmen 70:40 Artık öyle değil, meşriklerin ve mağriblerin Rabbine kasem ederim ki şüphe yok, Biz elbette kâdiriz,

SuatYıldırım 70:40-41 – Hayır, Allah’ın nizamı onların sandığı gibi değildir! Doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim ki, Biz onların yerine kendilerinden daha hayırlı insanlar getirmeye kadiriz. Bizim elimizden kurtulan, gücümüzün yetmediği hiçbir şey yoktur. [40,57; 75,3-4; 56,60-61]

İbni Kesir 70:40 Doğuların ve Batıların Rabbına yemin ederim ki, şüphesiz Biz; gücü yetenleriz.


Elmalılı-orijinal 70:41 Onları kendilerinden hayırlısına tedbil edebiliriz ve bizim önümüze geçilmez

Elmalılı 70:41 - Onları kendilerinden daha hayırlı olanlarla değiştirebiliriz ve bizim önümüze geçilmez.

DiyanetMeali 70:40-41 Doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim ki, onların yerine daha iyilerini getirmeğe Bizim gücümüz yeter ve kimse de önümüze geçemez.

DiyanetVakfı 70:41 Şüphesiz onların yerine daha iyilerini getirmeye bizim gücümüz yeter ve kimse bizim önümüze geçemez.

Ömer.N.Bilmen 70:41 Onlardan hayırlısına tebdîl etmeye. Ve biz önüne geçilmişler değiliz.

SuatYıldırım 70:40-41 – Hayır, Allah’ın nizamı onların sandığı gibi değildir! Doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim ki, Biz onların yerine kendilerinden daha hayırlı insanlar getirmeye kadiriz. Bizim elimizden kurtulan, gücümüzün yetmediği hiçbir şey yoktur. [40,57; 75,3-4; 56,60-61]

İbni Kesir 70:41 Ki onların yerine kendilerinden daha iyilerini getirelim. Ve Biz, önüne geçilecekler de değiliz.


Elmalılı-orijinal 70:42 O halde bırak onları dalsınlar ve oynıya dursunlar tâ o va'd olundukları güne çatacakları deme kadar

Elmalılı 70:42 - O halde bırak onları, kendilerine vaad edilen günlerine kavuşuncaya kadar dalıp oynayadursunlar.

DiyanetMeali 70:42 Onları bırak; kendilerine söz verilen güne kavuşmalarına kadar dalıp oynasınlar.

DiyanetVakfı 70:42 Ama sen onları (şimdilik) bırak da, tehdit edildikleri günlerine kavuşuncaya dek dalsınlar, oynayadursunlar.

Ömer.N.Bilmen 70:42 Şimdilik onları bırak, dalsınlar ve oynasınlar,vaad olundukları günlerine kavuşacaklarına değin.

SuatYıldırım 70:42 – Artık sen onları kendi hallerine bırak da, kendilerine vâd edilen gün gelinceye kadar bâtıla dalsın, oynasınlar.

İbni Kesir 70:42 Bırak onları, kendilerine vaadolunan güne kavuşuncaya kadar dalıp oynasınlar.


Elmalılı-orijinal 70:43 O günkü kabirlerden hızlı hızlı çıkacaklar, sanki çantalariyle dikmelere (putlara) gidiyorlarmış gibi fırlıyacaklar

Elmalılı 70:43 - O gün kabirlerden hızlı hızlı çıkacaklar, sanki putlara gidiyorlarmış gibi fırlayacaklar.

DiyanetMeali 70:43-44 Kabirlerden çabuk çabuk çıkacakları gün, gözleri dönmüş, yüzlerini zillet bürümüş olarak sanki dikili taşlara doğru koşarlar. İşte bu, onlara söz verilmiş olan gündür.*

DiyanetVakfı 70:43 O gün onlar, sanki dikili bir şeye koşuyorlar gibi, kabirlerinden fırlaya fırlaya çıkarlar.

Ömer.N.Bilmen 70:43 O gün ki, kabirlerinden sür'atle çıkarlar, sanki onlar dikili bir şeye koşarlar.

SuatYıldırım 70:43 – O gün onlar kabirlerinden çıkıp sür’atle sanki bir hedefe varmak istercesine koşarlar.

İbni Kesir 70:43 O gün; onlar, dikili taşlara doğru koşuyorlarmış gibi, kabirlerden çabuk çabuk çıkarlar.


Elmalılı-orijinal 70:44 Gözleri düşgün, kendilerini bir zillet saracakda saracak, o işte onların va'dolunup durdukları gün

Elmalılı 70:44 - Gözleri düşük, kendilerini bir alçaklık saracak da saracak. İşte onlara vaad edilen gün, o gündür.

DiyanetMeali 70:43-44 Kabirlerden çabuk çabuk çıkacakları gün, gözleri dönmüş, yüzlerini zillet bürümüş olarak sanki dikili taşlara doğru koşarlar. İşte bu, onlara söz verilmiş olan gündür.*

DiyanetVakfı 70:44 Gözleri horluktan aşağı düşmüş ve kendileri zillete bürünmüş bir halde.İşte bu, onların tehdit edilegeldikleri gündür!

Ömer.N.Bilmen 70:44 Gözleri düşkün olduğu halde kendilerini bir zillet kaplayacaktır, işte o, onların tehdid olunmuş oldukları gündür.

SuatYıldırım 70:44 – Gözleri yerde, kendilerini baştan aşağı bir zillet kaplamış durumdadır.İşte kendilerine vâd edilen gün, bugündür.

İbni Kesir 70:44 Gözleri dönmüş, yüzlerini zillet bürümüş olarak. İşte bu; onlara vaad olunan gündür.