Elmalılı-orijinal 25:1 «Tebarek» ne yüce (feyyaz)dır o ki bütün âlemine bir nezîr olsun diye kuluna fürkanı indirdi

Elmalılı 25:1 - "Tebareke" ne yüce feyyazdır o ki, dünyaları uyarmak üzere kulu Muhammed'e, hakkı batıldan ayırdeden Kur'ân'ı indirdi.

DiyanetMeali 25:1-2 Göklerin ve yerin hükümranlığı kendisinin olan, çocuk edinmeyen, hükümranlıkta ortağı bulunmayan, herşeyi yaratıp bir ölçüye göre düzenleyen ve dünyaları uyarmak üzere kuluna hakkı batıldan ayırdeden Kuran'ı indiren Allah yücelerin yücesidir.

DiyanetVakfı 25:1 Âlemlere uyarıcı olsun diye kulu Muhammed'e Furkan'ı indiren, Allah, yüceler yücesidir.

Ömer.N.Bilmen 25:1 Hayır ve bereketi nihayetsizdir o Zâtın ki, Furkân'ı kulu üzerine indirdi ki, bütün âlemlere bir sakındırıcı olsun(diye).

SuatYıldırım 25:1 – Hayır ve bereketi ne muazzamdır o Zatın ki bütün ins ve cinni uyarsın diye o has kuluna doğruyu eğriden ayıran Furkan’ı indirdi. [18, 1-2; 4,136; 25,32; 17,1; 72,19; 41,42; 7,158]

İbni Kesir 25:1 Alemleri uyarmak üzere kuluna Furkan'ı indiren ne yücedir.


Elmalılı-orijinal 25:2 O ki hep Göklerin, yerin mülkü onun, hem hiç bir veled edinmedi, hem mülkte ona hiç ortak da yok, her şeyi yarattı da bir takdir ile her birinin hadd-ü mıkdarını ta'yin ederek hepsinin mukadderatını hazırladı

Elmalılı 25:2 - O öyle bir ilâhtır ki, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisinindir. O hiç çocuk edinmedi, hükümranlıkta ortağı yoktur. O, her şeyi yaratıp bir ölçüye göre düzenleyerek takdir etmiştir.

DiyanetMeali 25:1-2 Göklerin ve yerin hükümranlığı kendisinin olan, çocuk edinmeyen, hükümranlıkta ortağı bulunmayan, herşeyi yaratıp bir ölçüye göre düzenleyen ve dünyaları uyarmak üzere kuluna hakkı batıldan ayırdeden Kuran'ı indiren Allah yücelerin yücesidir.

DiyanetVakfı 25:2 Göklerin ve yerin mülkü O'nundur.O bir çocuk edinmemiştir,mülkünde ortağı yoktur .Her şeyi yaratmış, ona ölçü , biçim ve düzen vermiştir.

Ömer.N.Bilmen 25:2 Öyle zât ki, göklerin ve yerin mülkü O'nun içindir ve hiçbir oğul edinmemiştir. Ve O'nun için mülkünde bir ortak da yoktur ve herşeyi yaratmıştır, onu bir miktar ile takdir buyurmuştur.

SuatYıldırım 25:2 – Göklerin ve yerin hâkimiyeti O’nundur. O asla evlat edinmedi, hâkimiyette hiç bir ortağı olmadı. Her şeyi yaratıp nizam veren ve her şeyin varlığını bir ölçüye göre belirleyen O’dur.

İbni Kesir 25:2 O ki; göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Çocuk edinmemiştir, mülkte ortağı yoktur. Her şeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş ve bir ölçüyle takdir etmiştir.


Elmalılı-orijinal 25:3 Böyle iken andan başka bir takım ma'budlar edindiler ki hiç bir şey halk edemezler, kendileri halk olunup duruyorlar, kendi kendilerine, ne bir zarara ne de bir menfeate malik değiller, ne mevte mâlikler, ne hâyata ne de nüşûre

Elmalılı 25:3 - Kâfirler, O'nu bırakıp bir şey yaratamayan, bilakis kendileri yaratılmış olan, kendilerine ne zarar ve ne de fayda verebilen; öldürmeye, diriltmeye ve ölümden sonra tekrar canlandırmaya güçleri yetmeyen tanrılar edindiler.

DiyanetMeali 25:3 Kafirler, O'nu bırakıp, birşey yaratamayan, bilakis kendileri yaratılmış olan, kendilerine ne zarar ve ne de fayda verebilen; öldürmeye, diriltmeye ve ölümden sonra tekrar canlandırmaya güçleri yetmeyen tanrılar edindiler.

DiyanetVakfı 25:3 (Kâfirler) O'nu (Allah'ı) bırakıp, hiçbir şey yaratamayan, bilakis kendileri yaratılmış olan, kendilerine bile ne zarar ne de fayda verebilen, öldürmeye, hayat vermeye ve ölüleri yeniden diriltip kabirden çıkarmaya güçleri yetmeyen tanrılar edindiler.

Ömer.N.Bilmen 25:3 Öyle iken. O'nun gayrını ilâhlar ittihaz ettiler ki, hiçbir şey yaratamazlar. Halbuki, onlar yaratılırlar ve kendi nefisleri için ne bir zarara ve ne de bir faideye malik değildirler. Ne ölüme ve ne hayata ve ne de ölüleri kabirlerinden diriltip kaldırmağa mâlik bulunmazlar.

SuatYıldırım 25:3 – Böyle iken müşrikler Allah’tan başka birtakım tanrılar edindiler ki, hiçbir şey yaratmaya güçleri yetmez, üstelik kendileri başkası tarafından yaratılırlar. Başlarına gelen zararı savamaz, kendileri için fayda celbedemezler, ne öldürmeye, ne diriltmeye ve ne de ölümden sonra tekrar diriltmeye güçleri yetmez. [53,23; 46,4; 16,20; 31,28; 54,50; 36,53; 37,19]

İbni Kesir 25:3 O'nu bırakıp da, bir şey yaratmayan; üstelik kendileri yaratılmış olan ve kendilerine ne bir zarar ne de bir fayda vermeyen, öldürmeye, diriltmeye ve ölümden sonra tekrar canlandırmaya gücü yetmeyen bir takım ilahlar edindiler.


Elmalılı-orijinal 25:4 Ve o küfredenler «bu sırf bir iftira onu o, uydurdu, diğer bir kavim de buna karşı ona muavenette bulundu» dediler, doğrusu zulm-ü tezvire gittiler

Elmalılı 25:4 - İnkâr edenler: "Bu Kur'ân Muhammed'in uydurmasıdır, ona başka bir topluluk yardım etmiştir" diyerek haksız ve asılsız bir söz uydurdular.

DiyanetMeali 25:4 İnkar edenler: "Bu Kuran uydurmadır, ona başka bir topluluk yardım etmiştir" diyerek haksız ve asılsız bir söz uydurdular.

DiyanetVakfı 25:4 İnkâr edenler: Bu (Kur'an), olsa olsa onun (Muhammed'in) uydurduğu biryalandır. Başka bir zümre de bu hususta kendisine yardım etmiştir, dediler. Böylece onlar hiç şüphesiz haksızlığa ve iftiraya başvurmuşlardır.

Ömer.N.Bilmen 25:4 Ve kâfir olanlar dediler ki: «Bu bir yalandan başka değil, onu kendisi uydurdu ve ona, başka bir kavim de yardım etti.» Muhakkak ki, (o kâfirler) bir zulüm ve bir bühtan ile geldiler.

SuatYıldırım 25:4 – Kâfirler: “Kur’ân onun uydurduğu bir yalan olup, bu hususta başkaları da kendisine yardımcı olmuşlardır” diye iddia ettiler. Onlar böylece, kesin bir yalan söyleyip zulmettiler.

İbni Kesir 25:4 Küfredenler dediler ki: Bu ancak onun uydurduğu bir yalandır ve ona bu hususta bir başka topluluk yardım etmiştir. Hiç şüphesiz onlar, zulüm ve iftira ile geldiler.


Elmalılı-orijinal 25:5 «Ve o evvelkilerin esatıyrı, onları yazdırtmış da sabah akşam kendisine onlar okunuyor» dediler

Elmalılı 25:5 - "Kur'ân öncekilerin masallarıdır; başkalarına yazdırmış da sabah akşam kendisine okunmaktadır" dediler.

DiyanetMeali 25:5 "Kuran öncekilerin masallarıdır; başkalarına yazdırıp sabah akşam kendisine okunmaktadır" dediler.

DiyanetVakfı 25:5 Yine onlar dediler ki: (Bu âyetler), onun, başkasına yazdırıp da kendisine sabah-akşam okunmakta olan, öncekilere ait masallardır.

Ömer.N.Bilmen 25:5 Ve dediler ki: «(O) Evvelkilerin yazmış oldukları uydurmalardır. Onları yazdırmıştır. Artık onlar O'na sabah ve akşam okunuyor.»

SuatYıldırım 25:5 – Ayrıca: “Onun söyledikleri, kendisi için yazdırtmış olduğu ve sabah akşam kendisine dikte ettirilen önceki nesillerin efsanelerinden başka bir şey değildir” dediler.

İbni Kesir 25:5 Ve dediler ki: Öncekilerin masallarıdır. Başkalarına yazdırıp sabah akşam kendisine okunmaktadır.


Elmalılı-orijinal 25:6 De ki: onu, o göklerde ve Yerde sirri bilen indirdi, hakikaten o, rahim bir gafûr bulunuyor

Elmalılı 25:6 - Ey Muhammed! De ki: "Onu, göklerin ve yerin sırrını bilen indirmiştir. Şüphesiz O, bağışlayandır, merhamet edendir."

DiyanetMeali 25:6 De ki: "Onu, göklerin ve yerin sırrını bilen indirmiştir. Şüphesiz O, bağışlayandır, merhamet edendir."

DiyanetVakfı 25:6 (Resûlüm!) De ki: Onu göklerde ve yerdeki gizlilikleri bilen Allah indirdi. Şüphesiz O, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.

Ömer.N.Bilmen 25:6 De ki: «O'nu o zât indirmiştir ki, göklerde ve yerde olan gaybı bilir. Şüphe yok ki O, çok yarlığayan, çok merhamet edendir.»

SuatYıldırım 25:6 – De ki: “Onu, göklerdeki ve yerdeki bütün sırları bilen Yüce Allah indirdi. O, gerçekten gafurdur, rahîmdir.” (çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur).

İbni Kesir 25:6 De ki: Onu göklerde ve yerdeki sırrı bilen indirmiştir. Şüphesiz ki O; Gafur ve Rahim olandır.


Elmalılı-orijinal 25:7 Bir de «bu Peygambere ne oluyor? dediler: yemek yiyor ve çarşılarda yürüyor, ona bir Melek indirilse de maıyyetinde yaver bir savulcu olsa ya!

Elmalılı 25:7 - Şöyle dediler: "Bu ne biçim peygamber ki, yemek yer, sokaklarda gezer? Ona, beraberinde bulunup uyaran bir melek indirilseydi ya!"

DiyanetMeali 25:7-8 Şöyle dediler: "Bu ne biçim peygamber ki yemek yer, sokaklarda gezer? Ona, beraberinde bulunup uyaran bir melek indirilseydi ya! Yahut, kendisine bir hazine verilseydi, veya besleneceği bir bahçe olsaydı ya!" Bu zalimler, inananlara: "Siz sadece büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz" dediler.

DiyanetMeali 25:7-8 Şöyle dediler: "Bu ne biçim peygamber ki yemek yer, sokaklarda gezer? Ona, beraberinde bulunup uyaran bir melek indirilseydi ya! Yahut, kendisine bir hazine verilseydi, veya besleneceği bir bahçe olsaydı ya!" Bu zalimler, inananlara: "Siz sadece büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz" dediler.

DiyanetVakfı 25:7 Onlar (bir de) şöyle dediler: Bu ne biçim peygamber; (bizler gibi) yemek yiyor, çarşılarda dolaşıyor! Ona bir melek indirilmeli, kendisiyle birlikte o da uyarıcı olmalıydı!

Ömer.N.Bilmen 25:7 Ve dediler ki: «Bu Resûl için ne var ki, yemek yiyor ve çarşılarda yürüyor ona bir melek indirilmeli değil mi idi ki, artık O'nunla beraber bir korkutucu olsa idi!»

SuatYıldırım 25:7 – Yine: “Ne oluyor bu Peygambere, böyle Peygamber mi olur: Yemek yiyor, çarşı pazarda dolaşıyor! Bari yanında heybetli bir melek olsaydı da etrafındaki insanları korkutup uyarıda bulunsaydı!” [21,8; 23,24; 6,9; 17,9]

İbni Kesir 25:7 Ve dediler ki: Bu peygambere ne oluyor ki; yemek yiyor, sokaklarda geziyor? Onun beraberinde bulunup uyaran bir melek indirilmeli değil miydi?


Elmalılı-orijinal 25:8 Veya ona bir hazîne bırakılıverse, yâhud güzel bir bağçesi olsa da ondan yese ya! hem o zalimler «siz, sırf büyülenmiş bir adama tabi' oluyorsunuz» dediler

Elmalılı 25:8 - "Yahut kendisine bir hazine verilseydi veya besleneceği bir bahçe olsaydı ya!" Bu zalimler, inananlara "Siz sadece büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz" dediler.

DiyanetMeali 25:7-8 Şöyle dediler: "Bu ne biçim peygamber ki yemek yer, sokaklarda gezer? Ona, beraberinde bulunup uyaran bir melek indirilseydi ya! Yahut, kendisine bir hazine verilseydi, veya besleneceği bir bahçe olsaydı ya!" Bu zalimler, inananlara: "Siz sadece büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz" dediler.

DiyanetVakfı 25:8 Yahut kendisine bir hazine verilmeli veya içinden yeyip (meşakkatsizce geçimini sağlayacağı) bir bahçesi olmalıydı. (Ayrıca) o zalimler (müminlere): Siz, ancak büyüye tutulmuş bir adama uymaktasınız! dediler.

Ömer.N.Bilmen 25:8 «Yahut O'na bir hazine indirilmeli veya O'nun için bir bostan olmalı değil mi idi ki, ondan yiyiverse idi.» Ve zalimler dedi ki: «Siz başka değil, bir büyülenmiş adama tâbi oluyorsunuz.»

SuatYıldırım 25:8 – “Yahut kendine bir hazine verilse, yahut kendisinin içinden yiyeceği bir bahçesi olsaydı!” Hasılı o zalimler: “Doğrusu siz, sadece büyülenmiş bir adamın peşine düşmüşsünüz.” dediler.

İbni Kesir 25:8 Yahut kendisine bir hazine verilmeli veya besleneceği bir bahçe olmalı değil miydi? O zalimler dediler ki: Siz, büyülenmiş bir adamdan başkasına tabi olmuyorsunuz.


Elmalılı-orijinal 25:9 Bak senin hakkında ne kıyaslar, ne temsiller - yaptılar da çıkmaza saptılar, artık hiç bir yol bulamazlar

Elmalılı 25:9 - Ey Muhammed! sana nasıl misaller getirdiklerine bir bak! Onlar sapmışlardır, yol bulamazlar.

DiyanetMeali 25:9 Sana nasıl misaller getirdiklerine bir bak! Onlar sapmışlardır, yol bulamazlar.*

DiyanetVakfı 25:9 (Resûlüm!) Senin hakkında bak ne biçim temsiller getirdiler! Artık onlar sapmışlardır ve (hidayete) hiçbir yol da bulamazlar.

Ömer.N.Bilmen 25:9 Bak senin için nasıl misaller irâd ettiler, dalâlete düştüler, hiçbir yol bulmaya da muktedir olamazlar.

SuatYıldırım 25:9 – İşte bak senin hakkında nasıl tutarsız misaller getiriyorlar. Doğrusu onlar saptılar, artık asla yol bulamazlar!.

İbni Kesir 25:9 Bir bak; sana nasıl misaller getirip saptılar. Bir daha yol bulamazlar.


Elmalılı-orijinal 25:10 Öyle yücedir o ki dilerse sana ondan daha hayırlısını verir, Altından ırmaklar akar Cennetler, sana köşkler de yapar

Elmalılı 25:10 - Öyle yücedir O ki, dilerse sana ondan daha iyisini, altından ırmaklar akan cennetler verir, sana köşkler de yapar.

DiyanetMeali 25:10 Dilerse sana, bunlardan daha iyi olan, içlerinden ırmaklar akan cennetler verebilen ve köşkler kurabilen Allah yücelerin yücesidir.

DiyanetVakfı 25:10 Dilerse sana bunlardan daha iyisini, altlarından ırmaklar akan cennetleri verecek ve sana saraylar ihsan edecek olan Allah'ın şanı yücedir.

Ömer.N.Bilmen 25:10 Hayır ve nîmeti pek ziyâde olan zât ki (Allah) eğer dilerse sana ondan daha hayırlısını, altlarından ırmaklar akan güzide bostanlar (nâsip) kılar ve senin için köşkler vücuda getirir.

SuatYıldırım 25:10 – Hayır ve bereketi ne muazzamdır o Zatın ki dilediği takdirde senin için bundan daha iyisini, içinden ırmaklar akan cennetleri verir. Senin için orada saraylar yaptırır. [17,93]

İbni Kesir 25:10 Dilerse sana bunlardan daha hayırlı olarak altından ırmaklar akan cennet ler verebilen ve köşkler kurabilen Allah ne yücedir.


Elmalılı-orijinal 25:11 Fakat onlar saati tekzib ettiler, biz ise o saati tekzib edenlere öyle bir saıyr, çılgın bir ateş hazırladık

Elmalılı 25:11 - Fakat onlar o saati (kıyameti) de yalanladılar. Biz ise o saati yalanlayanlara çılgın alevli bir ateş hazırladık.

DiyanetMeali 25:11 Zaten onlar, kıyamet saatini de yalanladılar. O saatin geleceğini yalanlayanlara çılgın alevli bir ateş hazırlamışızdır.

DiyanetVakfı 25:11 Onlar üstelik kıyameti de yalan saydılar. Biz ise, kıyameti inkâr edenler için alevli bir ateş hazırladık.

Ömer.N.Bilmen 25:11 Belki Kıyameti de tekzîp ettiler. Biz de Kıyameti tekzîp edenler için şiddetli bir ateş hazırladık.

SuatYıldırım 25:11 – Ayrıca onlar kıyameti de yalan saydılar. Kıyameti yalanlayana ise Biz alevli bir ateş hazırlardık.

İbni Kesir 25:11 Fakat onlar, kıyamet saatını da yalanladılar. Biz, o saatın geleceğini yalanlayanlara öyle çılgın bir ateş hazırladık ki.


Elmalılı-orijinal 25:12 Ki onları gördüğü vakıt ona mahsus bir hışımlanma, bir zefîr işitirler

Elmalılı 25:12 - Ki, cehennem ateşi uzak bir mesafeden kendilerine görününce, onun bir hışımlanmasını (kaynamasını) ve uğultusunu işitirler.

DiyanetMeali 25:12 Bu ateş, onlara uzak bir yerden gözükünce, onun kaynamasını ve uğultusunu işitirler.

DiyanetVakfı 25:12 Cehennem ateşi uzak bir mesafeden kendilerini görünce, onun öfkelenişini (müthiş kaynamasını) ve uğultusunu işitirler.

Ömer.N.Bilmen 25:12 Onları uzak bir mekandan görünce onun için bir galeyan ve bir şiddetli ses iştirler.

SuatYıldırım 25:12 – Bu ateş onları, daha uzaktan görünce, onun öfkesinden gürlediğini ve korkunç homurtusunu işitirler.

İbni Kesir 25:12 Bu, kendilerine uzak bir yerden gözükünce onun kaynayışını ve uğultusunu duyacaklardır.


Elmalılı-orijinal 25:13 Ve çatılıp çatılıp onun dar bir yerine atıldıkları vakıt de orada helâke haykırırlar

Elmalılı 25:13 - Elleri boyunlarına bağlı olarak onun dar bir yerine atıldıkları zaman da, oracıkta yok olmayı isterler.

DiyanetMeali 25:13 Elleri boyunlarına bağlanarak, dar bir yerden atıldıkları zaman, orada, yok olup gitmeyi isterler.

DiyanetVakfı 25:13 Elleri boyunlarına bağlı olarak onun (cehennemin) dar bir yerine atıldıkları zaman, oracıkta yokoluvermeyi isterler.

Ömer.N.Bilmen 25:13 Ve o ateşten dar bir yere etleri boyunlarına bağlı bir halde atıldıkları zaman orada helâki davet eder dururlar.

SuatYıldırım 25:13 – Elleri boyunlarına kelepçelenmiş, ayakları bukağılı olarak cehennemin daracık bir yerine tıkılınca, orada yok olmak için can atarlar.

İbni Kesir 25:13 Elleri boyunlarına bağlı olarak onun en dar bir yerine atıldıkları zaman orada yok olup gitmeyi isterler.


Elmalılı-orijinal 25:14 Bir helâke haykırmayın bugün çok helâke haykırın

Elmalılı 25:14 - (Onlara şöyle denilir) Bu gün bir yok olmayı değil, nice yok olmaları isteyin!

DiyanetMeali 25:14 "Bir kere yok olmayı değil, birçok defa yok olmayı isteyin" denir.

DiyanetVakfı 25:14 (Onlara şöyle denir:) Bugün (yalnız) bir defa yok olmayı istemeyin; aksine birçok defalar yok olmayı isteyin!

Ömer.N.Bilmen 25:14 (Onlara denilir ki:) «Bugün bir helâk davet etmeyiniz, birçok helâki davet ediniz.»

SuatYıldırım 25:14 – Kendilerine “Bugün bir kere değil, defalarca dövünüp durun, ölümü isteyin” denilecek. [52,16; 14,21]

İbni Kesir 25:14 Bugün bir kere yok olmayı değil, bir çok kereler yok olmayı isteyin.


Elmalılı-orijinal 25:15 Ya o mı hayırlı, yoksa müttekilere va'dolunan Huld Cenneti mi Ki kendilerine bir mükâfat, ve âkıbet varacakları bir me'va bulunuyor

Elmalılı 25:15 - De ki: Bu mu daha iyi, yoksa takva sahiplerine vaad olunan ebedilik cenneti mi? Çünkü orası, onlar için bir mükafattır ve bir varış yeridir.

DiyanetMeali 25:15 De ki: "Bu mu iyidir, yoksa Allah'a karşı gelmekten sakınanlara mükafat ve gidilecek yer olarak söz verilen ebedi cennet mi daha iyidir?"

DiyanetVakfı 25:15 De ki: Bu mu daha iyi, yoksa takvâ sahiplerine vâdedilen ebedilik cenneti mi? Orası, onlar için bir mükâfat ve (huzura kavuşacakları) bir varış yeridir.

Ömer.N.Bilmen 25:15 Dedi ki: «Ya bu mu daha hayırlıdır, yoksa muttakîler için vaadedilmiş olan Huld cenneti mi ki, onlar için bir mükâfaat ve bir varılacak yer olmuştur.»

SuatYıldırım 25:15 – De ki: “Bu mu iyi, yoksa takvâ ehline vâd olunan ebedî cennet mi?”Orası onlar için bir mükâfat ve pek güzel bir âkıbettir. [15,48; 38,53; 41,28]

İbni Kesir 25:15 De ki: Bu mu daha hayırlıdır, yoksa müttakilere vaad olunan ebedi cennet mi? Ki bu, onlar için bir mükafat ve son duraktır.


Elmalılı-orijinal 25:16 Onlar için orada ne isterlerse var, hem ebedî kalacakları, Rabbının uhdesinde bu «bir va'di mes'ul» bulunuyor

Elmalılı 25:16 - Onlar için orada ne isterlerse var, hem orada ebedî kalacaklar. Çünkü bu Rabbinden yerine getirilmesi istenen bir vaaddir.

DiyanetMeali 25:16 Temelli kalacakları cennette diledikleri şeyleri bulurlar. Bu, Rabbinin yerine getirilmesi istenen bir vaadidir.

DiyanetVakfı 25:16 Onlar için orada ebedî kalmak üzere diledikleri her şey vardır. İşte bu, Rabbinin üzerine (aldığı ve yerine getirilmesi) istenen bir vaaddir.

Ömer.N.Bilmen 25:16 Onlar için orada ebedî kalacaklar oldukları halde diledikleri her şey vardır. Bu, Rabbinin deruhte buyurmuş olduğu matlup bir vaad olmuştur.

SuatYıldırım 25:16 – Orada arzu ettikleri her şey bulunacak, hem ebedî olarak kalacaklardır.Bu, Rabbinin üzerine aldığı ve müminlerce hep istenen bir vâdidir.

İbni Kesir 25:16 Onlar için orada diledikleri her şey var. Ve temelli kalırlar. Bu, Rabbının yerine getirilmesi istenen bir vaadidir.


Elmalılı-orijinal 25:17 Hele o gün ki onları Allahdan başka taptıkları şeylerle haşredip de siz mi saptırdınız kullarımı yoksa kendileri mi yolu gaib ettiler diyeceği gün?

Elmalılı 25:17 - Hele o gün Rabbin onları Allah'tan başka taptıkları şeylerle toplar da, der ki: "Siz mi saptırdınız şu kullarımı, yoksa kendileri mi yolu kaybettiler?"

DiyanetMeali 25:17 O gün Rabbin onları ve Allah'ı bırakıp da taptıkları şeyleri toplar ve: "Bu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendi kendilerine mi yoldan saptılar?" der.

DiyanetVakfı 25:17 O gün Rabbin onları ve Allah'tan başka taptıkları şeyleri toplar da, der ki: Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan çıktılar?

Ömer.N.Bilmen 25:17 Ve o gün ki, onları ve Allah'tan gayrı kendilerine ibadet ettiklerini haşreder de der ki: «Şu kullarımı siz mi sapıttırdınız, yoksa onlar mı yolu kaybettiler?»

SuatYıldırım 25:17 – Gün gelir, Allah müşriklerle, onların Allah’tan başka ibadet ettikleri putlarını diriltip bir araya toplar ve şöyle buyurur:”Siz mi saptırdınız bu kullarımı, yoksa kendileri mi yoldan çıktılar?”

İbni Kesir 25:17 O gün Rabbın onları ve Allah'tan başka taptıklarını bir araya toplar ve: Bu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan saptılar? der.


Elmalılı-orijinal 25:18 Sübhansın, demişlerdir: Senden başka veliler ittihaz etmemiz (olunmamız ) bize yaraşır değildi ve lâkin sen onları ve atalarını zevka daldırdın, o kadar ki nihayet zikri unuttular ve helâke giden bir kavm oldular

Elmalılı 25:18 - Onlar: "Sübhansın seni tenzih ederiz. Seni bırakıp da senden başka dostlar edinmek bize yaraşmaz; fakat sen onlara ve atalarına o kadar nimet verdin ki, sonunda seni anmayı unuttular ve helaki hak eden bir kavim oldular." derler.

DiyanetMeali 25:18 Onlar: "Haşa; Seni bırakıp başka dostlar edinmek bize yaraşmaz; fakat Sen onlara ve babalarına nimetler verdin de sonunda Seni anmayı unuttular ve helaki hak eden bir millet oldular" derler.

DiyanetVakfı 25:18 Onlar: Seni tenzih ederiz. Seni bırakıp da başka dostlar edinmek bize yaraşmaz; fakat sen onlara ve atalarına o kadar bol nimet verdin ki, sonunda (seni) anmayı unuttular ve helâki hak eden bir kavim oldular, derler.

Ömer.N.Bilmen 25:18 (O mabûd ittihaz edilenler de) derler ki: «Sen zât-ı ehâdiyetine layık olmayan şeylerden münezzehsin. Bizim için yaraşmaz ki, Sen'den başka velîler ittihaz edinelim. Fakat, onları ve babalarını nîmetlere nâil kıldın, tâ ki, zikri unuttular ve helâk olmuş bir kavim oldular.»

SuatYıldırım 25:18 – Onlar şöyle cevap verirler: “Sübhansın! Yüceler Yücesisin! Senden başka dost edinmeyi düşünmek bize yaraşan şey değildir. Ne var ki Sen onları ve babalarını, nimetlerine mazhar edip ömür vererek yaşatınca onlar Sen’i anmayı unuttular ve helâke müstahak bir güruh haline geldiler.” [34,40-41; 46,5-6]

İbni Kesir 25:18 Onlar da derler ki: Tenzih ederiz, Seni bırakır da başka dostlar edinmek bize yaraşmaz. Ama Sen, onlara ve babalarına nimetler verdin de, Seni anmayı unuttular ve helaki hak eden bir kavim oldular.


Elmalılı-orijinal 25:19 Demek sizi sözünüzde yalancı çıkarmışlardır, artık ne savmağa ne de bir yardıma çare bulamıyacaksınız ve içinizden her kim zulmederse ona büyük bir azâb tattıracağız

Elmalılı 25:19 - (Bunun üzerine ötekilere hitaben şöyle denilir.) İşte (taptıklarınız) sizi söylediklerinizde yalancı çıkardılar. Artık ne (azabınızı) geri çevirebilir, ne de bir yardıma çare bulabilirsiniz ve içinizden kim zulmederse, ona büyük bir azab tattıracağız.

DiyanetMeali 25:19 "Söylediklerinizde sizi yalancı çıkardılar, artık kendinizden azabı çeviremez, yardım da göremezsiniz. Zulmedenlerinize büyük bir azap tattıracağız" denir.

DiyanetVakfı 25:19 (Bunun üzerine ötekilere hitaben şöyle denir:) İşte (taptıklarınız), söylediklerinizde sizi yalancı çıkardılar. Artık ne (azabınızı) geri çevirebilir, ne de bir yardım temin edebilirsiniz. İçinizden zulmedenlere büyük bir azap tattıracağız!

Ömer.N.Bilmen 25:19 (Ey müşrikler!) «İşte sizi söyler olduğunuz şeylerde tekzîp ettiler. Artık ne (azabı) bertaraf etmeğe ve ne de yardıma muktedir olamayacaksınız ve sizden her kim ki zulmeder ise ona büyük bir azap tattıracağız.»

SuatYıldırım 25:19 – “İşte gördünüz a!” denir o müşriklere, “Taptığınız nesneler söylediklerinizde sizi yalancı çıkardılar. Artık ne azabı savmaya, ne yardım temin etmeye çare bulamazsınız.”(İşte ey bütün insanlar! Bilin ki:) İçinizden kim bu şirk koşma zulmünü işlerse, ona büyük bir azap tattıracağız.

İbni Kesir 25:19 İşte sizi söylediklerinizde yalancı çıkardılar. Artık üzerinizden azabı çeviremez ve yardım göremezsiniz. Sizden zulmedenlere büyük bir azab tattıracağız, denir.


Elmalılı-orijinal 25:20 Biz senden evvel de Peygamberleri başka türlü göndermedik, şüphesiz onlar hem yemek yiyorlar, hem çarşılarda geziyorlardı (sokaklarda yürüyorlardı) bir de ba'zınızı diğerine bir fitne kılmışızdır ki bakalım sabredecek misiniz? Maamafih rabbın basîr bulunuyor

Elmalılı 25:20 - (Resulüm!) Biz senden evvel de peygamberleri başka türlü göndermedik. Şüphesiz onlar hem yemek yiyorlar, hem çarşılarda geziyorlardı (sokaklarda yürüyorlardı). Sizin bir kısmınızı bir diğerine fitne (imtihan sebebi) kılmışızdır ki, bakalım sabredecek misiniz? Zira Rabbin her şeyi hakkıyla görmektedir.

DiyanetMeali 25:20 Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberler de, şüphesiz, yemek yerler, sokaklarda gezerlerdi. Ey insanlar! Sabreder misiniz diye sizi birbirinizle sınarız. Rabbin her şeyi görür.*

DiyanetVakfı 25:20 (Resûlüm!) Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberler de hiç şüphesiz yemek yerler, çarşılarda dolaşırlardı. (Ey insanlar!) Sizin bir kısmınızı diğer bir kısmınıza imtihan (vesilesi) kıldık; (bakalım) sabredecek misiniz? Rabbin her şeyi hakkıyla görmektedir.

Ömer.N.Bilmen 25:20 Ve senden evvel de peygamberlerden göndermedik ki, illâ onlar da elbette taam yerlerdi ve çarşılarda gezerlerdi ve sizin bazınızı bazısı için bir fitne kıldık. Sabredecek misiniz? Ve Rabbin (her şeyi kemaliyle) görücü bulunmaktadır.

SuatYıldırım 25:20 – Senden önce gönderdiğimiz peygamberler de yemek yer, çarşılarda ihtiyaçlarını temin ederlerdi. Böylece sizi birbirinizle imtihan ediyoruz: bakalım buna sabredecek misiniz, sabredemeyecek misiniz? Rabbin zaten her şeyi görmektedir. [46,9; 18,110; 21-8; 12,109]

İbni Kesir 25:20 Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberler de şüphesiz yemek yerler, sokaklarda gezinirlerdi. Sabreder misiniz diye sizi birbirinizle deneriz. Ve Rabbın Basir olandır.


Elmalılı-orijinal 25:21 Bununla beraber likamızı ümid etmiyenler dediler ki: «o melâike bizim üzerimize indirilse ya, yâhud rabbımızı görsek â» celâlime kasem ederim ki doğrusu nefislerinde kendilerini büyüksündüler, büyük azgınlık ettiler

Elmalılı 25:21 - Bununla beraber, bize kavuşmayı ummayanlar "Bize ya melekler indirilmeliydi, ya da Rabbimizi görmeliydik" dediler. Andolsun ki, doğrusu nefislerinde kendilerini büyük gördüler ve büyük azgınlık ettiler.

DiyanetMeali 25:21 Bizimle karşılaşmayı ummayanlar: "Bize ya melekler indirilmeli, ya da Rabbimiz'i görmeliyiz" derler. And olsun ki kendi kendilerine büyüklenmişler, azgınlıkta pek ileri gitmişlerdir.

DiyanetVakfı 25:21 Bizimle karşılaşmayı (bir gün huzurumuza geleceklerini) ummayanlar: Bize ya melekler indirilmeliydi ya da Rabbimizi görmeliydik, dediler. Andolsun ki onlar kendileri hakkında kibire kapılmışlar ve azgınlıkta pek ileri gitmişlerdir.

Ömer.N.Bilmen 25:21 Ve Bize kavuşmayı ümit etmeyenler dedi ki: «Bizim üzerimize melekler indirilmeli değil mi idi? Veya Rabbimizi görmeli idik.» Andolsun ki, (onlar) nefislerinde bir büyüklük görmüşlerdir ve büyük bir azgınlık ile azgınlıkta bulunmuşlardır.

SuatYıldırım 25:21 – Âhirette huzurumuza gelip Bizimle karşılaşacaklarını düşünmeyenler: “Bize elçi olarak melekler gönderilmeli yahut Rabbimizi görmeli değil miydik?” dediler.Gerçekten onlar kendilerini büyük görüp azgınlıkta haddi iyice aştılar. [6,124; 17,92]

İbni Kesir 25:21 Bize kavuşmayı ummayanlar: Bize melekler indirilmeli değil miydi veya Rabbımızı görmeli değil miydik? derler. Andolsun ki; kendi kendilerine büyüklenmişler ve büyük bir azgınlıkla haddi aşmışlardır.


Elmalılı-orijinal 25:22 Melâikeyi görecekleri gün, mücrimlere o gün müjde yoktur, yasak yasak diyeceklerdir

Elmalılı 25:22 - Melekleri görecekleri gün, işte o gün, günahkarlara hiçbir sevinç haberi yoktur. Ve yasak yasak, diyeceklerdir.

DiyanetMeali 25:22 Melekleri gördükleri gün, işte o gün, suçlulara iyi haber yoktur. Melekler: "İyi haber size yasaktır, yasak!" derler.

DiyanetVakfı 25:22 (Fakat) melekleri görecekleri gün, günahkârlara o gün hiçbir sevinç haberi yoktur ve: (Size, sevinmek) yasaktır, yasak! diyeceklerdir.

Ömer.N.Bilmen 25:22 Melekleri görecekleri gün mücrimler için o gün de bir müjde yoktur ve derler ki: (Müjde) «Haram, memnu.»

SuatYıldırım 25:22 – Gün gelecek, melekleri görecekler; fakat o gün o suçluları sevindirecek hiçbir haber olmayacak ve melekler onlara: “Sevinmek size haram! haram!” diyecekler. [15,8; 8,50; 6,93; 41,30-32]

İbni Kesir 25:22 Melekleri görecekleri gün; işte o gün, günahkarlara iyi haberler yoktur. Melekler: Size iyi haber yasaktır, yasak, derler.


Elmalılı-orijinal 25:23 Hem varmışızdır da her ne amel işledilerse onu bir hebâi mensûre çevirmişizdir

Elmalılı 25:23 - Onların yaptıkları her bir iyi işi dikkate alırız, fakat onu saçılmış zerreler haline getiririz.

DiyanetMeali 25:23 Yaptıkları her işi ele alır, onu toz duman ederiz.

DiyanetVakfı 25:23 Onların yaptıkları her bir (iyi) işi ele alırız, onu saçılmış zerreler haline getiririz (değersiz kılarız).

Ömer.N.Bilmen 25:23 Ve onlar amelden ne işlemiş bulundular ise, o güne geçtik de onu bir saçılmış ince zerreler kıldık.

SuatYıldırım 25:23 – Onların yaptıkları her işin üzerine varıp, hepsini toz duman edeceğiz. [14,18; 2,264; 24,39]

İbni Kesir 25:23 Yaptıkları her işi ele alır ve onu toz-duman ederiz.


Elmalılı-orijinal 25:24 Eshabı Cennettir ki o gün eğlendiği yer hayırlı, dinlediği yer pek güzeldir

Elmalılı 25:24 - O gün cennetliklerin kalacakları yer çok iyi, dinlenecekleri yer pek güzeldir.

DiyanetMeali 25:24 O gün, cennetliklerin kalacağı yer çok iyi, dinlenecekleri yer çok güzeldir.

DiyanetVakfı 25:24 O gün cennetliklerin kalacakları yer çok huzurlu ve dinlenecekleri yer pek güzeldir.

Ömer.N.Bilmen 25:24 O günde cennet ehli, karargâh itibariyle hayırlıdır, istirahatgâhca da daha güzeldir.

SuatYıldırım 25:24 – Ama o gün, cennetlikler, kalınacak yerlerin en iyisinde, dinlenme yerlerinin en güzelinde bulunacaklardır. [59,20; 25,76]

İbni Kesir 25:24 O gün cennet yaranının kalacağı yer; çok daha iyi, dinlenecekleri yer; çok daha güzeldir.


Elmalılı-orijinal 25:25 Hem o, Semânın gamâm ile yarılacağı ve Melâikelerin peyderpey indirildiği gün

Elmalılı 25:25 - O gün gökyüzü beyaz bulutlar halinde yarılacak ve melekler bölük bölük indirileceklerdir.

DiyanetMeali 25:25 O gün, gök beyaz bulutlar halinde parçalanacak ve melekler bölük bölük indirilecektir.

DiyanetVakfı 25:25 O gün gökyüzü beyaz bulutlar ile yarılacak ve melekler bölük bölük indirileceklerdir.

Ömer.N.Bilmen 25:25 Ve o gün ki, gök bir bulutla parçalanacaktır, melekler de indirilmekle indirilecektir.

SuatYıldırım 25:25 – Gün gelecek gök, beyaz bulutlar şeklinde yarılıp dağılacak, melekler bölük bölük indirilecek. [69,15-17]

İbni Kesir 25:25 Ve o gün; gök beyaz bulutlar halinde parçalanacak, melekler bölük bölük indirileceklerdir.


Elmalılı-orijinal 25:26 Mülk o gün elhak rahmânındır, kâfirlere ise o pek zorluklu bir gün olur

Elmalılı 25:26 - İşte o gün gerçek hükümranlık, çok merhametli olan Allah'ındır. Kâfirler için ise o, pek çetin bir gündür.

DiyanetMeali 25:26 O gün gerçek hükümdarlık Rahman'ındır. İnkarcılar için yaman bir gündür.

DiyanetVakfı 25:26 İşte o gün, gerçek mülk (hükümranlık) çok merhametli olan Allah'ındır. Kâfirler için de pek çetin bir gündür o.

Ömer.N.Bilmen 25:26 O gün sabit olan mülk, Rahmân'ındır. Kâfirlere ise gayet güç bir gün olmuştur.

SuatYıldırım 25:26 – İşte o gün tam hâkimiyetin Rahman’a ait olduğu iyice açığa çıkacaktır. Kâfirler için o gün, çok çetin bir gün olacaktır. [69,17; 2,210; 40,16; 74,9-10; 21,103]

İbni Kesir 25:26 O günde gerçek mülk, Rahman'ındır. Kafirler için de pek yaman bir gündür.


Elmalılı-orijinal 25:27 Hem o gün ki zalim ellerini ısıracak eyvah diyecek keşke Peygamberin maıyyetinde bir yol tutaydım

Elmalılı 25:27 - O gün zalim kimse ellerini ısıracak: "Eyvah!" diyecek, "keşke Peygamberin yanında bir yol tutsaydım!"

DiyanetMeali 25:27-29 O gün, zalim kimse ellerini ısırıp: "Keşke Peygamberle beraber bir yol tutsaydım, vay başıma gelene; keşke falancayı dost edinmeseydim. And olsun ki beni, bana gelen Kuran'dan o saptırdı. Şeytan insanı yalnız ve yardımcısız bırakıyor" der.

DiyanetVakfı 25:27 O gün, zalim kimse (pişmanlıktan) ellerini ısırıp şöyle der: Keşke o peygamberle birlikte bir yol tutsaydım!

Ömer.N.Bilmen 25:27 Ve o gün ki, zalim iki elini ısırır, der ki: «Keşke ben Peygamber ile beraber bir yol tutmuş olsa idim.»

SuatYıldırım 25:27-29 – O gün zalim, parmaklarını ısırır “Eyvah! der, keşke o Peygamberle birlikte yol tutsaydım. Eyvah! Keşke falanı dost edinmeseydim! Vallahi bana gelen öğütten (Kur’ân’dan) beni o uzaklaştırdı. Zaten şeytan, insanı (işte böyle uçuruma sürükleyip sonra da) yüzüstü, yalnız bırakır.” [59,16; 14,22; 33,66-68]

İbni Kesir 25:27 O gün; zalim kimse iki elini ısırarak: Ne olurdu ben de peygamberle beraber bir yol tutsaydım, diyecektir.


Elmalılı-orijinal 25:28 Eyvah keşke falanı dost tutmıyaydım

Elmalılı 25:28 - "Eyvah!" diyecek, "keşke falancayı dost edinmeseydim.

DiyanetMeali 25:27-29 O gün, zalim kimse ellerini ısırıp: "Keşke Peygamberle beraber bir yol tutsaydım, vay başıma gelene; keşke falancayı dost edinmeseydim. And olsun ki beni, bana gelen Kuran'dan o saptırdı. Şeytan insanı yalnız ve yardımcısız bırakıyor" der.

DiyanetVakfı 25:28 Yazık bana! Keşke falancayı (bâtıl yolcusunu) dost edinmeseydim!

Ömer.N.Bilmen 25:28 «Eyvah bana! Keşke falanı dost ittihaz etmese idim.»

SuatYıldırım 25:27-29 – O gün zalim, parmaklarını ısırır “Eyvah! der, keşke o Peygamberle birlikte yol tutsaydım. Eyvah! Keşke falanı dost edinmeseydim! Vallahi bana gelen öğütten (Kur’ân’dan) beni o uzaklaştırdı. Zaten şeytan, insanı (işte böyle uçuruma sürükleyip sonra da) yüzüstü, yalnız bırakır.” [59,16; 14,22; 33,66-68]

İbni Kesir 25:28 Vay başıma gelene: Keşki falancayı dost edinmeseydim.


Elmalılı-orijinal 25:29 Vallahi o sapıttı beni zikirden, bana gelmiş iken, öyle ya Şeytan insana çok hızlânkâr bulunuyor

Elmalılı 25:29 - Çünkü zikir (Kur'ân) bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı. Şeytan insanı (uçuruma sürükleyip sonra) yapayalnız ve yardımcısız bırakmaktadır.

DiyanetMeali 25:27-29 O gün, zalim kimse ellerini ısırıp: "Keşke Peygamberle beraber bir yol tutsaydım, vay başıma gelene; keşke falancayı dost edinmeseydim. And olsun ki beni, bana gelen Kuran'dan o saptırdı. Şeytan insanı yalnız ve yardımcısız bırakıyor" der.

DiyanetVakfı 25:29 Çünkü zikir (Kur'an) bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı. Şeytan insanı (uçuruma sürükleyip sonra) yüzüstü bırakıp rezil rüsvay eder.

Ömer.N.Bilmen 25:29 «Andolsun ki, beni zikirden sapıttırdı, (o zikir) bana geldikten sonra ve şeytan insan için yardımcı olmayıp (onu) zelilâne bir halde terkeder olmuştur.»

SuatYıldırım 25:27-29 – O gün zalim, parmaklarını ısırır “Eyvah! der, keşke o Peygamberle birlikte yol tutsaydım. Eyvah! Keşke falanı dost edinmeseydim! Vallahi bana gelen öğütten (Kur’ân’dan) beni o uzaklaştırdı. Zaten şeytan, insanı (işte böyle uçuruma sürükleyip sonra da) yüzüstü, yalnız bırakır.” [59,16; 14,22; 33,66-68]

İbni Kesir 25:29 Andolsun ki; bana gelen zikirden beni, o saptırdı. Şeytan; insanı yapayalnız ve yardımsız bırakandır.


Elmalılı-orijinal 25:30 Peygamber de «yarab, kavmim bu Kur'anı mehcur tuttular» demekte

Elmalılı 25:30 - Peygamber dedi ki: "Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'ân'ı terkedilmiş (bir şey yerinde) tuttular."

DiyanetMeali 25:30 Peygamber: "Ey Rabbim! Doğrusu milletim bu Kuran'ı terketmişti" der.

DiyanetVakfı 25:30 Peygamber der ki: Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'an'ı büsbütün terkettiler.

Ömer.N.Bilmen 25:30 Ve Peygamber dedi ki: «Yarabbi! Şüphe yok benim kavmim bu Kur'an'ı metrûk ittihaz ettiler.»

SuatYıldırım 25:30 – O gün Peygamber: “Ya Rabbî, halkım bu Kur’ân’ı terk edip ondan uzaklaştılar!” der.

İbni Kesir 25:30 Ve Peygamber dedi ki: Ey RAbbım; doğrusu kavmim bu Kur'an'ı terkedilmiş olarak bıraktı.


Elmalılı-orijinal 25:31 Ve işte biz böyle her Peygamber için mücrimlerden bir düşman yapmışızdır, maamafih hâdi de rabbın yeter nasîr de

Elmalılı 25:31 - (Resulüm!) Ve işte biz böyle her peygamber için günahkarlardan bir düşman yapmışızdır. Bununla beraber hidayet verici ve yardımcı olarak Rabbin yeter.

DiyanetMeali 25:31 Her peygamber için, böylece suçlulardan bir düşman ortaya koyarız. Doğruyu gösterici ve yardımcı olarak, Rabbin yeter.

DiyanetVakfı 25:31 (Resûlüm!) İşte biz böylece her peygamber için suçlulardan düşmanlar peydâ ettik. Hidayet verici ve yardımcı olarak Rabbin yeter.

Ömer.N.Bilmen 25:31 Ve işte Biz böyle herbir peygamber için günahkârlardan bir düşman kılmışızdır. Ve sana bir hidâyet ve nusret edici olarak Rabbin kifâyet eder.

SuatYıldırım 25:31 – İşte böylece Biz her Peygamber için suçlulardan bir düşman ortaya çıkardık. Ama tasalanma! Senin Rabbin yol gösterici ve yardımcı olarak yeter mi yeter! [6,112-113]

İbni Kesir 25:31 İşte böylece Biz; her peygambere suçlulardan bir düşman kıldık. Hidayete götüren ve yardımcı olarak Rabbın yeter.


Elmalılı-orijinal 25:32 Yine o küfredenler dediler ki: o Kur'an ona cümlesi birden indirilseydi ya! Biz onu gönlüne iyi tesbit edelim diye böyle ındirdik ve fevkal'âde bir tertil ile tertil eyledik

Elmalılı 25:32 - Yine o inkâr edenler dediler ki: "O Kur'ân ona, hepsi birden indirilseydi ya"! Biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle (parça parça indirdik) ve onu tane tane (ayırarak) okuduk.

DiyanetMeali 25:32 İnkar edenler: "Kuran ona bir defada indirilmeliydi" derler. Oysa Biz onu böylece senin kalbine yerleştirmek için azar azar indirir ve onu ağır ağır okuruz.

DiyanetVakfı 25:32 İnkâr edenler: Kur'an ona bir defada topluca indirilmeli değil miydi? dediler. Biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle yaptık (parça parça indirdik) ve onu tane tane (ayırarak) okuduk.

Ömer.N.Bilmen 25:32 Ve kâfir olanlar dedi ki: «Kur'an O'nun üzerine toplu bir halde indirilmiş olmalı değil mi idi?» Onunla kalbini takviye etmek için böyle müteferrikan indirdik. Ve onu âyet âyet beyan ettik.

SuatYıldırım 25:32 – Bir de o kâfirler dediler ki: “Bu Kur’ân ona toptan, bir defada indirilmeli değil miydi?” Halbuki Biz vahiyle senin kalbini pekiştirmek için böyle ara ara indirdik ve onu parça parça okuduk. [17,106]

İbni Kesir 25:32 O küfredenler dediler ki: Kur'an ona bir kerede topluca indirilmeli değil miydi? Halbuki Biz; onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle azar azar indirir ve ağır ağır okuruz.


Elmalılı-orijinal 25:33 Hem onlar sana her hangi bir mesel ile gelmezler ki mutlak biz sana hakkı ve tefsirin daha güzelini getirmiş olmıyalım

Elmalılı 25:33 - Hem onlar sana karşı herhangi bir mesel ile gelmezler ki, biz sana (onun karşılığında) doğrusunu ve tefsirin daha güzelini getirmiş olmayalım.

DiyanetMeali 25:33 Sana bir misal vermezler ki, Biz onun gerçeğini ve en iyi anlaşılanını sana vermemiş olalım.

DiyanetVakfı 25:33 Onların sana getirdikleri hiçbir temsil yoktur ki, (onun karşılığında) sana doğrusunu ve daha açığını getirmeyelim.

Ömer.N.Bilmen 25:33 Ve onlar sana herhangi bir mesel ile gelmezler ki, illâ Biz sana hakkı ve tefsirce daha güzelini getirmiş oluruz.

SuatYıldırım 25:33 – Onların sana itiraz için getirdikleri hiç bir temsil, hiç bir soru olmaz ki, ona karşı Biz sana gerçek durumu bildirmeyelim ve en güzel açıklamayı yapmayalım.

İbni Kesir 25:33 Onlar sana bir misal getirmeye görsünler, Biz; onun gerçeğini ve en iyi anlaşılanını sana getirmişizdir.


Elmalılı-orijinal 25:34 O yüzleri üstü Cehenneme haşrolunacaklar, onlar mevkı'ce çok fena, yolca da en sepıktırlar

Elmalılı 25:34 - O yüzleri üstü cehenneme toplanacaklar var ya! işte onlar, yerleri en kötü, yolları en sapık olanlardır.

DiyanetMeali 25:34 Cehennemde yüzü koyun toplanacak olanlar, işte onların yerleri en kötü ve yolları da en sapıktır.*

DiyanetVakfı 25:34 Yüzükoyun cehenneme (sürülüp) toplanacak olanlar; işte onlar, yerleri en kötü, yolları en sapık olanlardır.

Ömer.N.Bilmen 25:34 (onlar) O kimselerdir ki, yüzleri üzerine cehenneme haşrolunurlar. İşte onlar mevkice en fena ve yolca en sapkındırlar.

SuatYıldırım 25:34 – O halde sen o kâfirlere de ki:”Yüzleri üstünde sürünen sürüler halinde cehenneme tıkılacak olanlar yok mu, işte onlar yerce en fena, yolca da en sapıktırlar.” [17,98; 54,48]

İbni Kesir 25:34 Cehennemde yüzleri üstü toplanacak olanların; işte onların yeri çok kötü ve yolu çok sapıktır.


Elmalılı-orijinal 25:35 Celâlim hakkı için Musâya o kitabı verdik, biraderi Harûnu da maıyyetinde vezir yaptık

Elmalılı 25:35 - Andolsun ki Musa'ya kitap verdik, kardeşi Harun'u da ona yardımcı yaptık.

DiyanetMeali 25:35 And olsun ki Musa'ya Kitap verdik, kardeşi Harun'u da kendisine vezir yaptık.

DiyanetVakfı 25:35 Andolsun biz Musa'ya Kitab'ı verdik, kardeşi Harun'u da ona yardımcı yaptık.

Ömer.N.Bilmen 25:35 Ve celâlim hakkı için Mûsa'ya kitabı verdik ve O'nun maiyetinde kardeşi Harun'u vezir kıldık.

SuatYıldırım 25:35 – Gerçekten Biz, Mûsâ’ya kitabı verdik ve kardeşi Harun’u da ona yardımcı yaptık.

İbni Kesir 25:35 Andolsun ki; Biz, Musa'ya kitabı verdik. Kardeşi Harun'u da kendisine vezir yaptık.


Elmalılı-orijinal 25:36 Haydi âyetlerimizi tekzib eden o kavme gidiniz, dedik, binnetice o kavmi tedmir ederek helâk ettik

Elmalılı 25:36 - "Haydi âyetlerimizi yalan sayan o kavme gidin" dedik. Sonunda (yola gelmediklerinden) onları yerle bir ettik.

DiyanetMeali 25:36 "Ayetlerimizi yalanlayan millete gidin" dedik. Sonunda o milleti yerle bir ettik.

DiyanetVakfı 25:36 "Ayetlerimizi yalan sayan kavme gidin" dedik. Sonunda, (yola gelmediklerinden) onları yerle bir ediverdik.

Ömer.N.Bilmen 25:36 O vakit dedik ki: «Bizim âyetlerimizi tekzîp etmiş olan kavme gidin.» Sonra o kavmi tam bir helâk ile helâk ediverdik.

SuatYıldırım 25:36 – “Haydi âyetlerimizi yalan sayan o halka gidiniz!” dedik. Sonunda o toplumu yerle bir ettik.

İbni Kesir 25:36 Ayetlerimizi yalanlayan kavme gidin, dedik. Neticede o kavmi yerle bir ettik.


Elmalılı-orijinal 25:37 Nuh kavmini de Resulleri tekzib ettikleri vakıt gark edib kendilerini insanlara bir ıbret kıldık: hazırladık da zâlimlere elîm bir azâb

Elmalılı 25:37 - Nuh kavmine gelince, Peygamberleri yalancılıkla itham ettiklerinde, onları suda boğduk ve kendilerini insanlar için bir ibret yaptık. Biz zalimler için acıklı bir azab hazırlamışızdır.

DiyanetMeali 25:37 Nuh milletini de, peygamberleri yalanladıkları zaman suda boğduk ve kendilerini insanlar için bir ibret kıldık. Zalimlere can yakıcı azap hazırlamışızdır.

DiyanetVakfı 25:37 Nuh kavmine gelince, peygamberleri yalancılıkla itham ettiklerinde onları, suda boğduk ve kendilerini insanlar için bir ibret yaptık. Zalimler için acıklı bir azap hazırladık.

Ömer.N.Bilmen 25:37 Ve Nûh kavmini de, (helâk ettik) peygamberleri tekzîp ettikleri vakit onları gark ettik ve onları nâsa bir ibret kıldık ve zalimler için bir acıklı azap hazırladık.

SuatYıldırım 25:37 – Nûh’un halkına gelince, onlar Peygamberlerini yalancılıkla suçladıklarında onları suda boğduk ve kendilerini insanlar için bir ibret vesilesi yaptık. Zalimlere gayet acı bir azap hazırladık. [69,11-12]

İbni Kesir 25:37 Nuh kavmini de peygamberlerini yalanladıkları vakit, suda boğduk ve kendilerini insanlar için bir ayet yaptık. Zalimlere elim bir azab hazırlamışızdır.


Elmalılı-orijinal 25:38 Âdi de, Semûdu da, Eshabı ressi de bunların arasında daha bir çok kurunu da

Elmalılı 25:38 - Ad'ı, Semud'u, Ress halkını ve bunlar arasında daha bir çok nesilleri de (inkârcılıkları yüzünden helak ettik)

DiyanetMeali 25:38 Ad, Semud milletleri ile Ress'lileri ve bunların arasında birçok nesilleri de yerle bir ettik.

DiyanetVakfı 25:38 Ad'ı, Semûd'u, Ress halkını ve bunlar arasında daha birçok nesilleri de (inkârcılıklarından ötürü helâk ettik).

Ömer.N.Bilmen 25:38 Ve Âd'i de, Semûd'u da ve Re's ashâbını da ve bunların arasında bir nice çok asırlar erbâbını da (helak ettik).

SuatYıldırım 25:38 – Âd’ı, Semûd’u, Ress halkını, bu arada daha birçok nesilleri de inkârda ısrarları sebebiyle helâk ettik. [17,17; 23,31]

İbni Kesir 25:38 Ad ve Semud'u da, Ress ashabını ve bunların arasında bir çok nesilleri de


Elmalılı-orijinal 25:39 Ki her birine nasıyhat olarak emsal anlatmıştık ve her birini mahv-ü perişan ettik de ettik

Elmalılı 25:39 - Onların herbirine misaller getirdik; (ama ögüt almadıkları için) hepsini kırdık geçirdik.

DiyanetMeali 25:39 Her birine misaller vermiştik ama, dinlemedikleri için hepsini kırdık geçirdik.

DiyanetVakfı 25:39 Onların her birine (uymaları için) misaller getirdik; (ama öğüt almadıkları için) hepsini kırdık geçirdik.

Ömer.N.Bilmen 25:39 Ve bütün onların kendileri için misaller irâd ettik ve hepsini de kırdık geçirdik.

SuatYıldırım 25:39 – Onların her birine uymaları geçmişlerden misaller verdik.Ama öğütleri tutmadıkları için hepsini kırıp geçirdik.

İbni Kesir 25:39 Her birine misaller vermiştik. Ama hepsini kırdık geçirdik.


Elmalılı-orijinal 25:40 Celâlim hakkı için o fenalık yağmuruna tutulan karyeye de vardılar, artık onu görüyor değiller miydi? Doğrusu nüşur arzu etmiyorlar, uyanmak istemiyorlardı

Elmalılı 25:40 - (Resulüm!) Andolsun ki, (bu Mekke'li putperestler), bela ve fenalık yağmuruna tutulmuş olan beldeye uğramışlardır. Peki onu da görmüyorlar mıydı? Hayır! Onlar öldükten sonra dirilmeyi ummamaktadırlar.

DiyanetMeali 25:40 Bu putperestler and olsun ki, bela yağmuruna tutulmuş olan kasabaya uğramışlardı. Onu görmediler mi? Hayır; tekrar dirilmeyi ummuyorlardı.

DiyanetVakfı 25:40 (Resûlüm!) Andolsun (bu Mekkeli putperestler), belâ ve felâket yağmuruna tutulmuş olan o beldeye uğramışlardır. Peki onu görmmüyorlar mıydı? Hayır, onlar öldükten sonra dirilmeyi ummamaktadırlar.

Ömer.N.Bilmen 25:40 Ve andolsun ki, felaket yağmuruna tutulmuş olan karyeye varmışlardı. Artık onu görür olmamışlar mı idi? Hayır, öldükten sonra dirilip kalkmayı ummaz olmuşlardır.

SuatYıldırım 25:40 – Şu Kureyş müşrikleri, belâ yağmuruna tutulan, üstüne taş yağdırılan şehire de vardılar. Peki, orada olup biteni fark etmediler mi?Doğrusu onlar öldükten sonra diriltileceklerini hiç düşünmezler. [26,174; 37,137-138; 15,76-79]

İbni Kesir 25:40 Andolsun ki; onlar, bela yağmuruna tutulmuş olan kasabaya uğramışlardır. Onu görmediler mi? Hayır, onlar tekrar dirileceklerini ummazlar.


Elmalılı-orijinal 25:41 Senide gördükleri vakıt sırf bir eğlence yerine tutuyorlar, bumu o Allahın Peygamber diye gönderdiği? diyorlar

Elmalılı 25:41 - Seni gördükleri zaman "Bu mu Allah'ın Peygamber olarak gönderdiği?" diye hep seni alaya alıyorlar.

DiyanetMeali 25:41 Seni gördükleri zaman, "Allah'ın gönderdiği elçi bu mudur?" diye alaya almaktan başka birşey yapmazlar.

DiyanetVakfı 25:41 Seni gördükleri zaman: "Bu mu Allah'ın peygamber olarak gönderdiği!" diyerek hep seni alaya alıyorlar.

Ömer.N.Bilmen 25:41 Ve seni görünce de seni ancak bir eğlence yerine tutuyorlar, «Allah'ın peygamber gönderdiği bu mudur?» diyorlar.

SuatYıldırım 25:41 – Seni gördüklerinde mutlaka seni alaya alır ve: “Allah’ın, elçi olarak gönderdiği bu şahıs mı imiş! Bula bula bunu mu bulmuş?” [21,36; 13,32]

İbni Kesir 25:41 Seni gördükleri vakit: Bu mu Allah'ın gönderdiği elçi? diye alaya almaktan başka bir şey yapmazlar.


Elmalılı-orijinal 25:42 Sahih be! Az kaldı bizi ma'budlarımdan sapıtacaktı, eğer üzerlerine sebat etmesekti! diyorlar, fakat ileride bilecekler, azâbı görecekleri gün: kimmiş o yolu daha sapık olan?

Elmalılı 25:42 - "Şayet tanrılarımıza inanmakta sebat göstermeseydik, gerçekten de bizi neredeyse tanrılarımızdan saptıracaktı" diyorlar. Azabı gördükleri zaman, kimin yolunun sapık olduğunu bilecekler!

DiyanetMeali 25:42 "Tanrılarımız üzerinde direnmeseydik, doğrusu neredeyse bizi onlardan uzaklaştıracaktı" derler. Azabı gördükleri zaman, kimin yolunun sapık olduğunu bileceklerdir.

DiyanetVakfı 25:42 "Şayet tanrılarımıza inanmakta sebat göstermeseydik, gerçekten bizi neredeyse tanrılarımızdan saptıracaktı" diyorlar. Azabı gördükleri zaman, asıl kimin yolunun sapık olduğunu bilecekler!

Ömer.N.Bilmen 25:42 «Az kaldı ki bizi mabutlarımızan sapıtıversin, eğer biz onun üzerine sabreder olmasa idik,» (diyorlar). Ve yakında azabı gördükleri zaman yolca kimin daha sapık olduğunu bileceklerdir.

SuatYıldırım 25:42 – “Eğer biz sebat etmeseydik, nerdeyse bizi tanrılarımızdan vazgeçirecekti.” derler.Ama kendilerini bekleyen azabı gördükleri vakit, asıl sapanın kim olduğunu işte o zaman anlayacaklardır.

İbni Kesir 25:42 Gerçekten tanrılarımız üzerinde direnmeseydik bizi az kalsın onlardan saptıracaktı, derler. Azabı gördükleri vakit, kimin yolunun sapık olduğunu bileceklerdir.


Elmalılı-orijinal 25:43 Gördünmü o ilâhını hevâsı ittihaz edeni? Artık ona sen mi vekîl olacaksın

Elmalılı 25:43 - Kötü duygularını kendisine tanrı edinen kimseyi gördün mü? Şimdi ona sen mi vekil olacaksın?

DiyanetMeali 25:43 Hevesini kendine tanrı edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın?

DiyanetVakfı 25:43 Kötü duygularını kendisine tanrı edinen kimseyi gördün mü? Sen (Resûlüm!) ona koruyucu olabilir misin?

Ömer.N.Bilmen 25:43 Gördün mü o hevâsını mabut ittihaz edeni? Artık sen mi onun üzerine bir vekil olacaksın?

SuatYıldırım 25:43 – Baksana şu kendi heva ve heveslerini tanrı edinen kimseye! Artık sen mi vekil olacaksın ona, işlerini sen mi yürüteceksin? [35,8; 28,56; 45,23]

İbni Kesir 25:43 Heva ve hevesini tanrı edinen kimseyi gördün mü? Şimdi onun üzerine vekil sen mi olacaksın?


Elmalılı-orijinal 25:44 Yoksa onların ekserîsini işitirler veya akıl ederler mi zannediyorsun? Onlar sırf hayvan gibi hattâ gidişçe daha sapkındırlar

Elmalılı 25:44 - Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten söz dinleyeceğini yahut akıllanacağını mı sanıyorsun? Gerçekte onlar hayvanlar gibidir, hatta gidişçe daha sapıktırlar.

DiyanetMeali 25:44 Yoksa çoklarının söz dinlediklerini veya aklettiklerini mi sanırsın? Onlar şüphesiz davarlar gibidir, belki daha da sapık yolludurlar.*

DiyanetVakfı 25:44 Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten (söz) dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar.

Ömer.N.Bilmen 25:44 Yoksa zanneder misin ki, onların ekserisi işitirler veya âkilâne düşünürler? Onlar başka değil, hayvanlar gibidirler, belki onlar yolca daha sapıklardır.

SuatYıldırım 25:44 – Yoksa sen onlardan çoğunun söz dinlediğini, yahut aklını çalıştırdığını mı sanıyorsun?Doğrusu onlar yolu şaşırmada davarlar gibi, hatta daha da şaşkındırlar. [67,10]

İbni Kesir 25:44 Yoksa sen, onların çoğunun dilediklerini veya aklettiklerini mi sanıyorsun? Başka değil, onlar dört ayaklı hayvanlar gibidirler. Hatta daha da sapıktırlar.


Elmalılı-orijinal 25:45 Bakmaz mısın rabbına? Gölgeyi nasıl uzatmakta? Dilese idi elbet onu sâkin de kılardı, sonra nasıl Güneşi, ona delil kılmışız?

Elmalılı 25:45 - Rabbinin gölgeyi nasıl uzatmakta olduğunu görmedin mi? Dileseydi onu elbet hareketsiz de kılardı. Sonra biz güneşi, ona (gölgeye) delil kılmışızdır.

DiyanetMeali 25:45-46 Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmez misin? İsteseydi onu durdururdu. Sonra Biz güneşi, ona delil kılıp yavaş yavaş kendimize çekmişizdir.

DiyanetVakfı 25:45 Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi? Eğer dileseydi, onu elbet hareketsiz kılardı. Sonra biz güneşi, ona delil kıldık.

Ömer.N.Bilmen 25:45 Görmedin mi Rabbin gölgeyi nasıl uzatmıştır? Eğer dileyecek olsa idi onu elbette sakin kılardı. Sonra güneşi gölge üzerine bir delil kıldık.

SuatYıldırım 25:45-46 – Bakmaz mısın Rabbin gölgeyi nasıl uzatıyor? Dileseydi onu hareketsiz kılardı. Sonra nasıl Güneş’i ona delil kılıyoruz? Sonra da nasıl tutup onu azar azar Kendimize doğru dilediğimiz yere alıyoruz.

İbni Kesir 25:45 Görmedin mi; Rabbın, gölgeyi nasıl uzatmıştır. İsteseydi onu durdururdu. Sonra Biz, güneşi ona delil kıldık.


Elmalılı-orijinal 25:46 Sonra nasıl tutıp onu azar azar kendimize almaktayız?

Elmalılı 25:46 - Sonra da onu yavaş yavaş kendimize (başka yöne) çekmekteyiz.

DiyanetMeali 25:45-46 Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmez misin? İsteseydi onu durdururdu. Sonra Biz güneşi, ona delil kılıp yavaş yavaş kendimize çekmişizdir.

DiyanetVakfı 25:46 Sonra onu (uzayan gölgeyi) yavaş yavaş kendimize çektik (kısalttık).

Ömer.N.Bilmen 25:46 Sonra onu (o gölgeyi) azar azar kendimize (dilediğimiz cihete) çekip almışızdır.

SuatYıldırım 25:45-46 – Bakmaz mısın Rabbin gölgeyi nasıl uzatıyor? Dileseydi onu hareketsiz kılardı. Sonra nasıl Güneş’i ona delil kılıyoruz? Sonra da nasıl tutup onu azar azar Kendimize doğru dilediğimiz yere alıyoruz.

İbni Kesir 25:46 Sonra onu yavaş yavaş kendimize çekmişizdir.


Elmalılı-orijinal 25:47 Odur o ki size geceyi bir geygi yaptı, uykuyu bir ta'til de, gündüzü bir nüşur kıldı (yeni bir hayat )

Elmalılı 25:47 - Sizin için geceyi örtü, uykuyu istirahat kılan, gündüzü yayılıp çalışma (zamanı) yapan O'dur.

DiyanetMeali 25:47 Size geceyi örtü, uykuyu rahatlık kılan, gündüzü çalışma zamanı yapan Allah'tır.

DiyanetVakfı 25:47 Sizin için geceyi örtü, uykuyu istirahat kılan, gündüzü de dağılıp çalışma (zamanı) yapan, O'dur.

Ömer.N.Bilmen 25:47 O, o (Zât-ı Akdesdir) ki, sizin için geceyi bir örtü, ve uykuyu bir rahat, ve gündüzü de bir intişar zamanı kıldı.

SuatYıldırım 25:47 – Size geceyi örtü, uykuyu bir istirahat, gündüzü de dağılıp çalışma vakti kılan O’dur. [91,4; 78,10; 28,73]

İbni Kesir 25:47 O'dur; size geceyi örtü, uykuyu rahatlık kılan ve gündüzü çalışma zamanı yapan.


Elmalılı-orijinal 25:48 Yine odur o ki rüzgârları rahmetinin önünde müjdeci göndermekte, ve semâdan pampâk bir su (bir mai tahur) indirmekteyiz.

Elmalılı 25:48 - Rüzgarları rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderen ve gökten tertemiz bir su indiren O'dur.

DiyanetMeali 25:48-49 Rüzgarları rahmetinin önünde müjdeci gönderen O'dur. Ölü bir yeri diriltmek ve yarattığımız nice hayvan ve insanları sulamak için gökten tertemiz su indirmişizdir.

DiyanetVakfı 25:48 Rüzgârları rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderen O'dur. Biz, ölü toprağa can vermek, yarattığımız nice hayvanlara ve nice insanlara su vermek için gökten tertemiz su indirdik.

Ömer.N.Bilmen 25:48 (Ve O, o) Zât-ı Kerîm'dir ki, rüzgarları rahmetinin önünde bir müjdeci olarak gönderdi. Ve gökten tertemiz bir su indirdik.

SuatYıldırım 25:48-49 – Rüzgârları rahmetinin önünden müjdeci olarak gönderen de O’dur.Ölü diyarlara hayat vermek ve yarattığımız nice hayvanlara ve insanlara su vermek için gökten tertemiz suyu da Biz indirmekteyiz. [22, 5; 42,28; 30,50]

İbni Kesir 25:48 Ve O'dur; rüzgarları rahmetinin önünde müjdeci gönderen. Ve Biz; gökten tertemiz bir su indirdik.


Elmalılı-orijinal 25:49 Diriltelim diye bununla ölü bir beldeyi ve sulayalım diye mahlûkatımızdan nice hayvan sürülerini ve bir çok insan kümelerini

Elmalılı 25:49 - Ki biz (o suyla) ölü toprağa can verelim, yarattığımız nice hayvanlara ve insanlara su sağlayalım, diye.

DiyanetMeali 25:48-49 Rüzgarları rahmetinin önünde müjdeci gönderen O'dur. Ölü bir yeri diriltmek ve yarattığımız nice hayvan ve insanları sulamak için gökten tertemiz su indirmişizdir.

DiyanetVakfı 25:49 Rüzgârları rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderen O'dur. Biz, ölü toprağa can vermek, yarattığımız nice hayvanlara ve nice insanlara su vermek için gökten tertemiz su indirdik.

Ömer.N.Bilmen 25:49 Tâ ki onunla ölü bir beldeyi ihya edelim ve yaratmış olduklarımızdan bir nice hayvanları ve birçok insanları sulayalım.

SuatYıldırım 25:48-49 – Rüzgârları rahmetinin önünden müjdeci olarak gönderen de O’dur.Ölü diyarlara hayat vermek ve yarattığımız nice hayvanlara ve insanlara su vermek için gökten tertemiz suyu da Biz indirmekteyiz. [22, 5; 42,28; 30,50]

İbni Kesir 25:49 Ki onunla ölü bir şehri canlandıralım ve yarattığımız nice hayvan ve insanları sulayalım.


Elmalılı-orijinal 25:50 Celâlım hakkı için onu aranızda evirip çevirmekteyiz düşünsünler ıbret alsınlar diye yine de nâsın ekserîsi dayatmakta nankörlükten başkasına yanaşmamakta

Elmalılı 25:50 - Andolsun bunu, insanların öğüt almaları için, aralarında çeşit çeşit şekillerde anlatmışızdır; ama insanların çoğu ille nankörlük edip diretmiştir.

DiyanetMeali 25:50 And olsun ki öğüt almaları için ülkeler arasında yer yer türlü türlü yağmur yağdırmışızdır. Buna rağmen insanların çoğu nankörlükte direnmiştir.

DiyanetVakfı 25:50 Andolsun bunu, insanların öğüt almaları için, aralarında çeşitli şekillerde anlatmışızdır; ama insanların çoğu ille nankörlük edip diretmiştir.

Ömer.N.Bilmen 25:50 Zât-ı akdesim hakkı için onu (o yağmur nîmetini) tefekkür etsinler için aralarında türlü türlü sûretlerde bulundurmaktayız. Halbuki nâsın ekserisi ancak nankörlükte bulunmuştur.

SuatYıldırım 25:50 – Bu gerçeği, insanların iyice düşünmeleri için Biz, farklı üsluplarla anlatsak da onların çoğu nankörlükten başka bir şey yapmıyorlar.

İbni Kesir 25:50 Andolsun ki; düşünüp ibret alsınlar diye onu aralarında evirip çevirmekteyiz. Buna rağmen insanların çoğu nankörlükte direnmişlerdir.


Elmalılı-orijinal 25:51 Dilese idik elbet her köyde bir nezîr gönderiridik

Elmalılı 25:51 - (Habibim!) Şayet dileseydik elbette her köye bir uyarıcı (peygamber) gönderirdik.

DiyanetMeali 25:51 Dileseydik, her kente bir uyarıcı gönderirdik.

DiyanetVakfı 25:51 (Resûlüm!) Şayet dileseydik, elbet her ülkeye bir uyarıcı (peygamber) gönderirdik.

Ömer.N.Bilmen 25:51 Ve eğer dilemiş olsa idik elbette her karyeye de bir korkutucu gönderirdik.

SuatYıldırım 25:51 – Eğer isteseydik her şehre bir uyarıcı peygamber gönderirdik. [6,19-92; 11,17; 7,158]

İbni Kesir 25:51 Dileseydik; her kasabaya bir uyarıcı gönderirdik.


Elmalılı-orijinal 25:52 Mâdamki yalnız seni gönderdik o halde kâfirlere itaat eyleme de bununla onlara cihad et büyük cihad

Elmalılı 25:52 - (Madem ki yalnız seni gönderdik) Öyleyse kâfirlere boyun eğme ve bununla (Kur'ân ile) onlara karşı olanca gücünle büyük bir savaş ver!

DiyanetMeali 25:52 Sen, inkarcılara uyma, onlara karşı olanca gücünle mücadele et.

DiyanetVakfı 25:52 (Fakat evrensel uyarıcılık görevini sana verdik..) O halde, kâfirlere boyun eğme ve bununla (Kur'an ile) onlara karşı olanca gücünle büyük bir savaş ver!

Ömer.N.Bilmen 25:52 Artık sen kâfirlere itaat etme ve onlara karşı bununla büyük bir cihad ile mücâhedede bulun.

SuatYıldırım 25:52 – (Fakat evrensel uyarma görevini sana verdik) O halde sen asla kâfirlere itaat etme ve Kur’ân’a dayanarak onlarla büyük bir mücahede gerçekleştir. [9,73]

İbni Kesir 25:52 Öyleyse sen, kafirlere uyma ve onlara karşı olanca gücünle cihad et.


Elmalılı-orijinal 25:53 O odur ki iki deryayı birbirine salmış: şu tatlı, yürek tazeler, şu tuzlu çorak, aralarına da bir berzah ve bir «hıcri mahcûr» koymuştur

Elmalılı 25:53 - Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerininki tuzlu ve acı iki denizi salıveren ve aralarına bir engel, aşılmaz bir serhat koyan O'dur.

DiyanetMeali 25:53 Birinin suyu tatlı ve kolay içimli, diğerininki tuzlu ve acı olan iki denizi salıverip aralarına da, karışmalarına engel olan bir sınır koyan Allah'tır.

DiyanetVakfı 25:53 Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerininki tuzlu ve acı iki denizi salıveren ve aralarına bir engel, aşılmaz bir sınır koyan O'dur.

Ömer.N.Bilmen 25:53 Ve O, o (Hâlik-ı Azîm) dir ki, iki denizi kendi mecralarına salıvermiştir; şu lezzetlidir, fazlaca tatlıdır, şu da tuzludur, acı bir sudur. Ve ikisinin arasında da bir hail, görülemeyecek bir perde vücuda getirmiştir.

SuatYıldırım 25:53 – Biri tatlı, susuzluğu giderici, öbürü tuzlu ve acı iki denizi salıveren, birbirine karışmadan akıtan; fakat aralarına bir engel, aşılmaz bir sınır koyan O’dur. [27,61; 55,19-21]

İbni Kesir 25:53 Ve O'dur; iki denizi salıp katan. Şu tatlı ve susuzluğu giderici, bu ise tuzlu ve acıdır. İkisinin arasına bir engel ve aşılamayan bir sınır koymuştur.


Elmalılı-orijinal 25:54 Odur o ki sudan bir beşer yarattı da onu bir neseb ve bir sıhir kıldı, rabbın kadîr bulunuyor

Elmalılı 25:54 - O (hakir) sudan, bir insan yaratıp ona bir neseb bahşeden ve sıhriyet bağı ile akraba yapan O'dur. Rabbinin her şeye gücü yeter.

DiyanetMeali 25:54 İnsanı sudan yaratarak, ona soy sop veren O'dur. Rabbin herşeye Kadir'dir.

DiyanetVakfı 25:54 Sudan (meniden) bir insan yaratıp onu nesep ve sıhriyet (kan ve evlilik bağından doğan) yakınlığa dönüştüren O'dur. Rabbinin her şeye gücü yeter.

Ömer.N.Bilmen 25:54 Ve O, o (Halık-i Kerîm)dir ki, sudan insan yaratmıştır, sonra onu erkek ve dişi kılmıştır ve Rabbin (her şeye) kemaliyle kâdirdir.

SuatYıldırım 25:54 – İnsanı bir parça sudan yaratıp da soy ve evlilik bağından oluşan bir sülale haline getiren de O’dur. Senin Rabbin her şeye kadirdir.

İbni Kesir 25:54 O'dur; insanı sudan yaratarak ona soy-sop veren. Ve Rabbın her şeye kadirdir.


Elmalılı-orijinal 25:55 Böyle iken Allahı bırakıp da kendilerine ne menfeat ne zarar edemiyecek şeylere tapıyorlar ve kâfir o rabbının aleyhine zahîr oluyor

Elmalılı 25:55 - (Böyle iken inkârcılar) Allah'ı bırakıp kendilerine ne fayda, ne zarar veremeyen şeylere kulluk ediyorlar. İnkârcı olan kimse Rabbine karşı uğraşıp durmaktadır.

DiyanetMeali 25:55 Allah'ı bırakıp, kendilerine fayda da zarar da veremeyen şeylere kulluk ederler. İnkar eden, Rabbine karşı gelenin (şeytanın) yardımcısıdır.

DiyanetVakfı 25:55 (Böyle iken inkârcılar) Allah'ı bırakıp kendilerine ne fayda ne de zarar verebilen şeylere kulluk ediyorlar. İnkârcı da Rabbine karşı uğraşıp durmaktadır.

Ömer.N.Bilmen 25:55 (Böyle iken kâfirler) Allah'ın gayrı kendilerine ne menfaat ve ne de mazarrat veremiyecek olan şeylere ibadet ederler ve kâfir, Rabbine karşı (şeytanlara) mu'in olmuştur.

SuatYıldırım 25:55 – Buna rağmen bir kısım insanlar, kendilerine, tapmaları halinde fayda, tapmamaları halinde zarar veremeyen birtakım şeyleri tanrılaştırıp, Allah’ın dışında onlara ibadet ettiler.Zaten kâfir, Rabbine karşı hep batıla arka çıkar. [36,74-75]

İbni Kesir 25:55 Allah'ı bırakıp kendilerine fayda veya zarar veremeyen şeylere ibadet ederler. Kafir; Rabbına karşı duranın yardımcısıdır.


Elmalılı-orijinal 25:56 Halbuki seni mahzâ bir mübeşşir ve nezîr olarak gönderdik

Elmalılı 25:56 - (Halbuki) biz seni ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.

DiyanetMeali 25:56 Biz seni sadece müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.

DiyanetVakfı 25:56 (Resûlüm!) Biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

Ömer.N.Bilmen 25:56 Biz seni göndermedik, ancak bir müjdeleyici ve bir korkutucu olarak (gönderdik).

SuatYıldırım 25:56 – Biz seni sadece müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

İbni Kesir 25:56 Biz; seni, sadece bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.


Elmalılı-orijinal 25:57 «Ben buna karşı sizden bir ecir değil, ancak rabbına bir yol tutmak istiyen kimseler istiyorum» de

Elmalılı 25:57 - De ki: "Ben, buna karşı sizden bir ücret değil, ancak Rabbine doğru bir yol tutmayı dileyen kimseler (olmanızı) istiyorum."

DiyanetMeali 25:57 De ki: "Ben buna karşı sizden bir ücret değil, ancak, Rabbine doğru bir yol tutmak dileyen kimseler olmanızı istiyorum."

DiyanetVakfı 25:57 De ki: Buna karşılık, sizden, Rabbine doğru bir yol tutmayı dileyen kimseler (olmanız) dışında herhangi bir ücret istemiyorum.

Ömer.N.Bilmen 25:57 De ki: «Ben bunun üzerine sizden bir ücret istemiyorum, ancak Rabine doğru bir yol ittihaz etmek isteyen kimseyi istiyorum.»

SuatYıldırım 25:57 – De ki: “Benim bu hizmet için sizden istediğim hiç bir ücret yoktur. Tek isteğim, dileyen kimsenin Rabbine giden yolu bulmasıdır.” [38,86; 26,89; 42,23]

İbni Kesir 25:57 De ki: Buna karşılık ben, sizden bir ücret değil, sadece Rabbıma doğru bir yol tutmak isteyen kimseler olmanızı istiyorum.


Elmalılı-orijinal 25:58 Ve o hayyi lâ yemuta tevekkül (ve ı'timad) kıl da ona hamd ile tesbiyh eyle, kullarının günahlarına onun habîr olması yeter

Elmalılı 25:58 - Sen, ölümsüz ve daima diri olan Allah'a güvenip dayan. O'nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarından haberdar olarak O yeter.

DiyanetMeali 25:58 Ölümsüz, diri olan Allah'a güven, O'nu överek tesbih et. Kullarının günahlarından haberdar olarak kendisi yeter.

DiyanetVakfı 25:58 Ölümsüz ve daima diri olan Allah'a güvenip dayan. O'nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarını O'nun bilmesi yeter.

Ömer.N.Bilmen 25:58 Ve ölmeyecek olan bir hayat sahibine tevekkül et ve O'na hamd ile beraber tesbihte bulun ve kullarının günahlarına O'nun haberdar olması kifâyet eder.

SuatYıldırım 25:58 – Öyleyse sen ölmeyen, o mutlak hayat sahibi Allah’a dayan ve O’nu hamd ile tesbih et. Onun kendi kullarının günahlarından haberdar olması yeter. [57,3; 73,9; 67,29]

İbni Kesir 25:58 Sen; asla ölmeyen ve daima diri olana tevekkül et ve O'nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarından haberdar olarak kendisi yeter.


Elmalılı-orijinal 25:59 O hayyi lâ yemut ki Gökleri ve Yeri ve aralarındakileri altı günde yarattı ve sonra Arşın üzerine istivâ buyurdu o rahmân, haydi ni diliyeceksen o habîrden dile

Elmalılı 25:59 - Gökleri yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan, sonra Arş'a hükmeden Rahmân'dır. Haydi ne dileyeceksen o her şeyden haberdar olan (Rahmân)dan dile.

DiyanetMeali 25:59 Gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan sonra da arşa hükmeden Rahman'dır. Bunu bir bilene sor.

DiyanetVakfı 25:59 Gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan, sonra Arş'a istivâ eden (ona hükmeden) Rahmân'dır. Bunu bir bilene sor.

Ömer.N.Bilmen 25:59 O ki, gökleri ve yeri ve bunların arasında olanları altı günde yarattı, sonra, Arş üzerine hükümran oldu. O, Rahmân'dır, O'nu haberdar olandan sor.

SuatYıldırım 25:59 – Gökleri, yeri ve ikisinin arasında olan şeyleri altı günde yaratan, sonra da arşı üzerine hükümran olan O’dur. O rahmandır, sen O’nu, Kendisine, o her şeyi Bilen’e sor! [4,59; 42,10; 6,115]

İbni Kesir 25:59 Gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan, sonra da Arş'a hükmeden Rahman'dır. Bunu haberdar olana sor.


Elmalılı-orijinal 25:60 Maamafih «Rahmâna secde edin» denildiği vkıt onlara «Rahmân ne imiş? Bize emrediyorsun diye secde mi ederiz?» dediler ve daha ziyade vahşetlerini artırdı

Elmalılı 25:60 - Onlara "Rahmân'a secde edin" dendiği zaman, "Rahmân da neymiş? Senin bize emrettiğine secde eder miyiz hiç?" derler ve bu emir onların nefretini artırır.

DiyanetMeali 25:60 Onlara: "Rahman'a secdeye varın" dendiği zaman "Rahman da nedir? Emrettiğine mi secdeye varacağız?" derler. Bu, onların nefretini artırır.*

DiyanetVakfı 25:60 Onlara: Rahmân'a secde edin! denildiği zaman: "Rahmân da neymiş! Bize emrettiğin şeye secde eder miyiz hiç!" derler ve bu emir onların nefretini arttırır.

Ömer.N.Bilmen 25:60 Ve onlara «Rahman'a secde ediniz,» denildiği zaman, dediler ki: «Rahmân nedir? Bize emrettiğine biz secde eder miyiz?» Ve (bu emir) Onların daha ziyâde nefretlerini artırdı.

SuatYıldırım 25:60 – O müşriklere “Rahman’a secde edin!” denildiğinde:”Rahman da ne imiş! Bize emrediyorsun diye secde mi edeceğiz?” dediler ve bu dâvet onları imandan büsbütün uzaklaştırdı. [26,23] {KM, Vahiy 3,12; Resullerin işleri 17,23}

İbni Kesir 25:60 Onlara: Rahman'a secde edin, denildiği zaman: Rahman da nedir? Senin bize emredegeldiğine mi secde edeceğiz? derler. Ve bu, onların nefretini arttırır.


Elmalılı-orijinal 25:61 ne yücedir o ki Semâda burclar yapmış, hem içlerinde bir kandil, bir de nûrlu bir ay asmış

Elmalılı 25:61 - Gökte burçları var eden, onların içinde bir kandil (güneş) ve nurlu bir ay barındıran Allah, yüceler yücesidir.

DiyanetMeali 25:61 Gökte burçlar vareden, orada ışık saçan güneş ve aydınlatan ayı yaratan Allah, yücelerin yücesidir.

DiyanetVakfı 25:61 Gökte burçları var eden, onların içinde bir çerağ (güneş) ve nurlu bir ay barındıran Allah, yüceler yücesidir.

Ömer.N.Bilmen 25:61 Pek müteâlidir O (Hâlık-ı Azîm) ki, gökte burçlar vücuda getirmiştir ve orada bir çırağ ve bir nûrani ay yaratmıştır.

SuatYıldırım 25:61 – Gökte burçlar yaratan, onların içinde bir kandil (güneş) ve nurlu bir ay yerleştiren Allah, yüceler yücesidir, hayır ve ihsanı sınırsızdır. [15,17; 71,16; 67,5; 10,5]

İbni Kesir 25:61 Gökte burçlar var eden, orada bir çerağ ve aydınlatan ayı var eden ne yücedir.


Elmalılı-orijinal 25:62 Yine odur ki tezekkür etmek veya şükreylemek istiyenler için gece ile gündüzü birbirine halef kılmıştır.

Elmalılı 25:62 - İbret almak veya şükretmek dileyen kimseler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren O'dur.

DiyanetMeali 25:62 İbret almak veya şükretmek dileyen kimseler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren O'dur.

DiyanetVakfı 25:62 İbret almak veya şükretmek dileyen kimseler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren de O'dur.

Ömer.N.Bilmen 25:62 Ve O, o (Hâlık-ı Kerîm)dir ki, tefekkür eden veya şükürde bulunmak isteyen kimse için geceyi ve gündüzü birbiri ardınca gelmekte kılmıştır.

SuatYıldırım 25:62 – Tefekkür ederek ders almak veya şükretmek isteyenler için gece ile gündüzü peş peşe getiren O’dur. [14,33; 7,57; 36,40; 3,190]

İbni Kesir 25:62 İbret almak veya şükretmek isteyen kimseler için, gece ile gündüzü bir biri ardınca getiren O'dur.


Elmalılı-orijinal 25:63 Ve o Rahmânın kulları: onlar ki Arzın üzerinde mülayemetle yürürler ve cahiller kendilerine lâf attığı vakıt selâmetle... derler

Elmalılı 25:63 - O çok merhametli Allah'ın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahil kimseler kendilerine laf attığı zaman (incitmeksizin) "selam" derler (geçerler).

DiyanetMeali 25:63 Rahman'ın kulları yeryüzünde mütevazı yürürler. Bilgisizler kendilerine takıldıkları zaman onlara güzel ve yumuşak söz söylerler.

DiyanetVakfı 25:63 Rahmân'ın(has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında (incitmeksizin) "Selam!" derler (geçerler);

Ömer.N.Bilmen 25:63 Ve Rahmân'ın (halis) kulları onlardır ki, yeryüzünde mütevaziyâne bir halde yürürler ve cahiller onlara hitab ettikleri vakit, «Selâmetle,» derler.

SuatYıldırım 25:63 – Rahman’ın has kulları o kimselerdir ki onlar yerde tevazu ile yürürler. Cahiller kendilerine laf atarsa “Selâmetle!” derler. [17,37]

İbni Kesir 25:63 Rahman'ın kulları, onlardır ki; yeryüzünde mütevazi olarak yürürler. Bilgisizler kendilerine takıldıkları zaman, selam, derler.


Elmalılı-orijinal 25:64 Ve onlar ki ya rablarına secdeler, kıyamlar ederek yatarlar

Elmalılı 25:64 - Ve onlar ki, Rablerine secdeler ve kıyamlar ederek yatarlar.

DiyanetMeali 25:64 Onlar, gecelerini Rableri için kıyama durarak ve secdeye vararak geçirirler.

DiyanetVakfı 25:64 Gecelerini Rablerine secde ederek ve kıyam durarak geçirirler.

Ömer.N.Bilmen 25:64 Ve onlar ki Rableri için secde edenler ve kıyamda bulunanlar olarak gecelerler.

SuatYıldırım 25:64 – Geceyi Rab’lerine secde ve kıyam ile, ibadetle geçirirler. [15,17-18; 32,16; 39,9]

İbni Kesir 25:64 Onlar ki; Rabbları için secdeye vararak ve kıyama durarak gecelerler.


Elmalılı-orijinal 25:65 Ve onlar ki ya rabbenâ, derler, sav bizlerden Cehennem azâbını,cidden onun azâbı belâyi mübremdir

Elmalılı 25:65 - Onlar ki, şöyle derler: Cehennem azabını üzerimizden sav! Doğrusu onun azabı geçici bir şey değildir.

DiyanetMeali 25:65-66 Onlar, "Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır; doğrusu onun azabı sürekli ve acıdır. Orası şüphesiz kötü bir yer ve kötü bir duraktır" derler.

DiyanetVakfı 25:65 Ve şöyle derler: Rabbimiz! Cehennem azabını üzerimizden sav. Doğrusu onun azabı gelip geçici değil, devamlıdır.

Ömer.N.Bilmen 25:65 Ve onlar ki: «Ey Rabbimiz! Bizden cehennem azabını defet!» derler. Şüphe yok ki, O'nun azabı, bertaraf olmayan bir hüsrândır.

SuatYıldırım 25:65-66 – “Ey Ulu Rabbimiz, derler, cehennem azabını bizden uzaklaştır.Zira onun azabı tahammülü zor, ömür tüketen bir derttir.Ne kötü bir varış yeri, ne fena bir yerleşim yeridir orası!”

İbni Kesir 25:65 Ve onlar ki: Rabbımız, bizden cehennem azabını uzaklaştır. Doğrusu cehennem in azabı sürekli ve acıdır, derler.


Elmalılı-orijinal 25:66 Filhakıka o ne kötü makarr, ne kötü makam

Elmalılı 25:66 - Orası cidden ne kötü bir uğrak, ne kötü bir konaktır.

DiyanetMeali 25:65-66 Onlar, "Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır; doğrusu onun azabı sürekli ve acıdır. Orası şüphesiz kötü bir yer ve kötü bir duraktır" derler.

DiyanetVakfı 25:66 Orası cidden ne kötü bir yerleşme ve ikamet yeridir!

Ömer.N.Bilmen 25:66 Filhakika o (cehennem) pek kötü bir karargâh, bir ikametgâhtır.

SuatYıldırım 25:65-66 – “Ey Ulu Rabbimiz, derler, cehennem azabını bizden uzaklaştır.Zira onun azabı tahammülü zor, ömür tüketen bir derttir.Ne kötü bir varış yeri, ne fena bir yerleşim yeridir orası!”

İbni Kesir 25:66 Muhakkak ki o, ne kötü bir karargah ve konaklama yeridir.


Elmalılı-orijinal 25:67 Ve onlar ki infak ettikleri vakıt israf etmezler, hısset de yapmazlar, ikisi arası denk giderler

Elmalılı 25:67 - Ve onlar ki, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.

DiyanetMeali 25:67 Onlar, sarfettikleri zaman ne israf ederler ne de cimrilik, ikisi arasında orta bir yol tutarlar.

DiyanetVakfı 25:67 (O kullar), harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.

Ömer.N.Bilmen 25:67 Ve onlar ki, infakta bulundukları zaman ne israfta ve ne de darlık göstermekte bulunmuş olmazlar, Bunun arasında mutedil bir halde bulunmuş olurlar.

SuatYıldırım 25:67 – Rahman’ın o has kulları, harcamalarında ne israf eder, ne de eli sıkı davranırlar; bu ikisinin arasında bir denge tuttururlar.

İbni Kesir 25:67 Onlar ki; infak ettikleri zaman, ne israf ederler, ne de cimrilik. İkisi arasında orta bir yol tutarlar.


Elmalılı-orijinal 25:68 Ve onlar ki Allahın beraberinde diğer bir tanrıya duâ etmezler, Allahın haram kıldığı nefsi haksız katleylemezler ve sinâ yapmazlar, her kim de bunları yaparsa ağır cezaya çarpar

Elmalılı 25:68 - Yine onlar ki, Allah ile beraber başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan günahı(nın cezasını) bulur.

DiyanetMeali 25:68 Onlar, Allah'ın yanında başka tanrı tutup ona yalvarmazlar. Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar. Zina etmezler. Bunları yapan günaha girmiş olur.

DiyanetVakfı 25:68 Yine onlar ki, Allah ile beraber (tuttukları) başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan, günahı (nın cezasını) bulur;

Ömer.N.Bilmen 25:68 Ve onlar ki, Allah ile beraber başka bir tanrıya dua etmezler ve Allah'ın haram kıldığı nefsi öldürmezler bihakkın olan müstesna, ve zinada bulunmazlar ve her kim bunu yaparsa büyük bir cezaya uğrar.

SuatYıldırım 25:68 – Onlar, Allah’la beraber başka bir tanrıya yalvarmazlar.Allah’ın muhterem kıldığı bir canı haksız yere öldürmezler.Zina etmezler.Kim de bunları yaparsa günahının cezasını bulur.

İbni Kesir 25:68 Onlar ki; Allah ile beraber başka bir tanrıya tapmazlar. Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar. Zina etmezler. Kim de bunları yaparsa, cezaya çarpar.


Elmalılı-orijinal 25:69 Kıyamet günü ona azâb katlanır ve onda muhakkar, muhalled kalır

Elmalılı 25:69 - Kıyamet günü azabı kat kat olur ve orada alçaltılmış olarak temelli kalır.

DiyanetMeali 25:69 Kıyamet günü azabı kat kat olur, orada, alçaltılarak temelli kalır.

DiyanetVakfı 25:69 Kıyamet günü azabı kat kat arttırılır ve onda (azapta) alçaltılmış olarak devamlı kalır.

Ömer.N.Bilmen 25:69 Onun için Kıyamet gününde azap kat kat olur ve orada enva-ı mezellete tutulmuş olarak aleddevam kalır.

SuatYıldırım 25:69 – Kıyamette, o büyük duruşma gününde onun cezası katmerli olur ve azapta, zillet içinde ebedî kalır.

İbni Kesir 25:69 Kıyamet günü azabı kat kat olur ve orada alçaltılarak temelli bırakılır.


Elmalılı-orijinal 25:70 Ancak tevbe ve iyman edip salih bir amel işleyenler başka, çünkü bunların seyyiatını Allah hasenâta tebdil eder, ve Allah gafûr , rahîm bulunuyor

Elmalılı 25:70 - Ancak tevbe ve iman edip iyi davranışlarda bulunanlar başka; Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.

DiyanetMeali 25:70 Ancak tevbe eden, inanıp yararlı iş işleyenlerin, işte Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah bağışlar ve merhamet eder.

DiyanetVakfı 25:70 Ancak tevbe ve iman edip iyi davranışta bulunanlar başkadır; Allahı onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.

Ömer.N.Bilmen 25:70 Ancak tövbe eden ve imân eden ve sâlih amel ile amelde bulunan müstesna. Artık Allah onların günahlarını sevaplara tebdîl eder ve Allah çok yarlığayıcı, çok esirgeyici bulunmaktadır.

SuatYıldırım 25:70 – Ancak şu var ki dönüş yapıp iman edenler güzel ve makbul işler işleyenler bundan müstesnadır. Allah onların kötülüklerini iyiliklere, günahlarını sevaplara çevirir.Çünkü Allah gafurdur, rahîmdir (çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur). [4,48; 93]

İbni Kesir 25:70 Ancak tevbe eden, inanıp salih amel işleyenlerin; Allah, işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Ve Allah; Gafur ve Rahim olandır.


Elmalılı-orijinal 25:71 Ve her kim tevbe edip de salâh ile çalışırsa o muhakkak Allaha makbul olarak döner

Elmalılı 25:71 - Ve her kim tevbe edip iyi davranış gösterirse, şüphesiz o, tevbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner.

DiyanetMeali 25:71 Kim tevbe edip yararlı iş işlerse, şüphesiz o, Allah'a gereği gibi yönelmiş olur.

DiyanetVakfı 25:71 Kim tevbe edip iyi davranış gösterirse, şüphesiz o, tevbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner.

Ömer.N.Bilmen 25:71 Ve her kim tövbe etmiş ve sâlih amelde bulunmuş olursa Artık şüphe yok ki o Allah Teâlâ'ya rızasını kazanmış olarak döner.

SuatYıldırım 25:71 – Kim tövbe edip, güzel ve makbul işler yaparsa, gereğince tövbe eden işte odur. [4, 110; 9,104; 39,53]

İbni Kesir 25:71 Kim de tevbe edip salih amel işlerse; şüphesiz ki o, Allah'a tevbesi kabul edilmiş olarak döner.


Elmalılı-orijinal 25:72 Ve onlar ki yalana şâhid olmazlar ve lâğve rastgeldikleri vakıt kerîmâne geçerler

Elmalılı 25:72 - Ve onlar ki, yalan şahitlik etmezler, boş bir şeye rastladıkları zaman vakar ile (oradan) geçip giderler.

DiyanetMeali 25:72 Onlar yalan yere şehadet etmezler; faydasız birşeye rastladıkları zaman yüz çevirip vakarla geçerler.

DiyanetVakfı 25:72 (O kullar), yalan yere şahitlik etmezler, boş sözlerle karşılaştıklarında vakar ile (oradan) geçip giderler.

Ömer.N.Bilmen 25:72 Ve onlar ki, yalan yere şehâdette bulunmazlar ve faidesiz bir şeye uğradıkları vakit kerîmler olarak geçer giderler.

SuatYıldırım 25:72 – O kullar, yalan şahitlik etmezler.Boş söz ve işlere rastladıklarında vakarla oradan geçip giderler.

İbni Kesir 25:72 Onlar ki; yalan yere şehadet etmezler. Boş ve kötü lakırdıya rastladıkları zaman, yüz çevirip vakarla geçerler.


Elmalılı-orijinal 25:73 Ve onlar ki rablarının âyetleriyle va'z-u nasıhat edildikleri zaman üstüne kör, sağır yıkılıp yatmazlar

Elmalılı 25:73 - Kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar.

DiyanetMeali 25:73 Kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onlara karşı kör ve sağır davranmazlar.

DiyanetVakfı 25:73 Kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar;

Ömer.N.Bilmen 25:73 Ve onlar ki, Rablerinin âyetleriyle kendilerine öğüt verildiği zaman ona karşı sağır ve kör olarak yıkılıp durmazlar.

SuatYıldırım 25:73 – Kendilerine Rab’lerinin âyetleri hatırlatıldığında, onlara karşı sağırlar ve körler gibi davranmazlar.

İbni Kesir 25:73 Onlar ki; kendilerine Rabblarının ayetleri hatırlatıldığı vakit, onlara karşı kör ve sağır davranmazlar.


Elmalılı-orijinal 25:74 Ve onlar ki ya rabbena! lûtfunla bizlere zevcelerimizden, zürriyyetlerimizden gözler süruru ihsan buyur ve bizi müttekıylere pişüva kıl derler

Elmalılı 25:74 - Ve onlar ki: "Ey Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takva sahiplerine önder kıl" derler.

DiyanetMeali 25:74 Onlar: "Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve çocuklarımızdan gözümüzün aydınlığı olacak insanlar ihsan et ve bizi, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara önder yap" derler.

DiyanetVakfı 25:74 (Ve o kullar): Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl! derler.

Ömer.N.Bilmen 25:74 Ve onlar ki: «Ya Rabbenâ! Bize zevcelerimizden ve zürriyetlerimizden gözler aydınlığı ihsan et ve bizi takvâ sahiplerine imam kıl!» derler.

SuatYıldırım 25:74 – Ve şöyle niyaz ederler: “Ey keremi bol Rabbimiz! Bize gözümüzün, gönlümüzün süruru olan temiz eşler ve nesiller ihsan eyle, bizi müttakilere önder eyle!”

İbni Kesir 25:74 Onlar ki; Rabbımız, eşlerimiz ve çocuklarımız hususunda gözümüzü aydın kıl, bizi müttakilere imam yap, derler.


Elmalılı-orijinal 25:75 İşte hep bunlar sabırlarına mukabil gurfe ile (Cennet şehnişini ile) mükâfatlanacaklar ve orada sağlık ve selâm ile karşılanacaklar

Elmalılı 25:75 - İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamları ile mükafatlandırılacaklar, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır.

DiyanetMeali 25:75 İşte onlar, sabrettiklerinden ötürü cennetin en yüksek dereceleriyle mükafatlandırılırlar. Orada esenlik ve dirlik dilekleriyle karşılanırlar.

DiyanetVakfı 25:75 İşte onlara, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamı verilecek, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır.

Ömer.N.Bilmen 25:75 İşte onlar sabretmiş oldukları şey mukabilinde en yüksek köşkler ile mükâfaatlanacaklardır ve orada bir sağlık ve selâmet duasıyla karşılanacaklardır.

SuatYıldırım 25:75-76 – İşte onlara, hak yolda sabır ve sebat göstermelerine karşılık, kendilerine cennetin üstün sarayları verilecek.Oraya selâmla, hürmetle buyur edileceklerdir.Hem de devamlı kalmak üzere oraya gireceklerdir.Orası ne güzel varış yeri, ne güzel bir yerleşim yeridir! [11,108, 19,58; 39,20] {KM, Yuhanna 14,2}

İbni Kesir 25:75 İşte onlar, sabrettiklerinden dolayı cennetin en yüksek dereceleri ile mükafatlandırılırlar ve orada sağlık ve selamla karşılanırlar.


Elmalılı-orijinal 25:76 Orada ebedi kalacaklar, ne güzel makarr ne güzel makam

Elmalılı 25:76 - Orada ebedî kalacaklar, orası ne güzel bir konak ve ne güzel bir makamdır.

DiyanetMeali 25:76 Orada temellidirler. Orası ne güzel bir yer ve ne güzel duraktır!

DiyanetVakfı 25:76 Orada ebedî kalacaklardır. Orası ne güzel bir yerleşme ve ikamet yeridir.

Ömer.N.Bilmen 25:76 Orada müebbet sûrette kalacaklardır. (Orası) Bir karargâh ve bir ikematgâh olmak üzere ne güzel olmuştur.

SuatYıldırım 25:75-76 – İşte onlara, hak yolda sabır ve sebat göstermelerine karşılık, kendilerine cennetin üstün sarayları verilecek.Oraya selâmla, hürmetle buyur edileceklerdir.Hem de devamlı kalmak üzere oraya gireceklerdir.Orası ne güzel varış yeri, ne güzel bir yerleşim yeridir! [11,108, 19,58; 39,20] {KM, Yuhanna 14,2}

İbni Kesir 25:76 Orada temelli kalırlar. Orası ne güzel bir yer ve ne güzel bir duraktır.


Elmalılı-orijinal 25:77 De ki rabbım size ne kıymet verir duânız olmasa? Demek ki tekzib ettiler, o halde yarın ceza yapışacak

Elmalılı 25:77 - (Resulüm!) De ki: "Rabbim size ne kıymet verir duanız olmasa? (Ey inkârcılar! Size bildirdiklerini) kesinkes yalan saydınız; o halde azab yakanızı bırakmayacaktır!

DiyanetMeali 25:77 De ki: "İbadetiniz (duanız) olmasa Rabbim size ne diye değer versin?" Ey inkarcılar! Yalanladığınız için, azap yakanızı bırakmayacaktır.*

DiyanetVakfı 25:77 (Resûlüm!) De ki: (Kulluk ve) yalvarmanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin? (Ey inkârcılar! Size Resûl'ün bildirdiklerini) kesinkes yalan saydınız; onun için azap yakanızı bırakmayacaktır!

Ömer.N.Bilmen 25:77 De ki: «Sizin ibadetiniz olmayınca Rabbim size ne kıymet verir. Halbuki, siz tekzîp ettiniz, artık (bu tekzîpin cezası size) yakın bir zamanda ulaşacaktır.»

SuatYıldırım 25:77 – De ki: “Duanız olmazsa Rabbim size ne diye değer versin ki?Ama siz, ey inkârcılar! Size bildirdiklerimi yalan saydınız, artık bu günahtan yakanızı kurtaramayacaksınız.”

İbni Kesir 25:77 De ki: Duanız olmasaydı, Rabbım size değer verir miydi? Gerçekten yalanladınız. O halde azab yakanızı bırakmayacaktır.