DİYANET
İŞLERİ BAŞKANLIĞI
KUTSAL
İKLİMDE YAKARIŞLAR
Hac Esnasında Yapılabilecek Duâlar
Hazırlayanlar:
Doç. Dr. Bünyamin
ERUL Dr. Ekrem
KELEŞ
ANKARA 2004
İslamın temel ibadetlerinden biri olan Hac,
duanın bütün unsurlarını bünyesinde toplamaktadır.
Neredeyse haccın her bir ânı, her bir mekanı duaya
ayrılmıştır. Hac-dua ilişkisi son derece kuvvetli
olduğu içindir ki, bu mübarek vazifeyi yapacak kardeşlerimize bu
hususta yardımcı olacağı düşüncesiyle işbu kitapçık
hazırlanmıştır.
Bu
kitapçıkta yer alan duaların çoğu, Kuran-ı Kerim ile
hadis-i şeriflerden ve bazı selef alimlerin dualarından
derlenmiştir.
Ayetlerden
derlediğimiz dualar, genellikle çeşitli peygamberlerin
yaptığı ilim, iman, hikmet ve basiret dolu bereketli
dualardır. Farklı surelerde yer alan bu dua ayetlerini üslup ve konu
bütünlüğünü de dikkate alarak- bir araya getirmeye
çalıştık. Ayetlerden oluşan bu duaların tahiyyattaki
(son oturuş) Rabbenâ dualarıyla birlikte namaz içerisinde de
okunabileceğini hatırlatmak isteriz. Bu dualar bize Rabbimizin
vahiyle öğrettiği dualar olduğu için, hem daha muhtevalı,
hem de daha tesirlidir. Dolayısıyla özellikle bu dualara devam
edilmesinin daha kârlı ve yararlı olacağı kanaatindeyiz.
Yine
alemlere rahmet olarak gönderilmiş olan sevgili peygamberimizin
yapmış olduğu dualarla yakarmak, Onun istediğini, Onun
mübarek kelimeleriyle dilemek elbette yakarışa ayrı bir zevk,
farklı bir renk katacaktır. Her yönüyle örneğimiz ve rehberimiz
olan Hz. Peygamberin rahmet dolu yüreğinden coşan niyazların,
mübarek dudaklarından dökülen duaların ne denli mana yüklü ve de
hikmetli olduğu malumdur. Bu duaların, bize nasıl dua etmemizin
ve duada neler istememizin uygun olacağını öğretmek üzere
söylendiğini göz önüne aldığımız takdirde önemi bir
kat daha artmaktadır.
Sonra
sahabe ve seleften gelen ve nice aşıklardan, yanık gönüllerden
yankılanan her kelimesi aşk, sevgi, saygı ve gözyaşı
dolu dualardan da yararlanılmalıdır. Bu yakarışlara,
ilim, zühd, takva ve irfan sahibi yüzlerce Allah dostunun, farklı zaman ve
mekanlarda dile getirdikleri hissiyatları, Mevla ile kurdukları
irtibatları yansımıştır.
Bu kitapçıkta
yer alan dualar yalnızca örnek olmak üzere zikredilmiştir. Bu
duaların okunmasının hiçbir zorunluluğu yoktur. Arzu
eden bu hazır dualardan yararlanabileceği gibi, önceden bildiği
ve devam etmekte olduğu güzel duaları da okuyabilir. Arapça okumayı
bilmediği için kitapta yer alan duaların Arapçalarını
telaffuz edemeyen veya telaffuzda güçlük çekenler, okumak istedikleri duanın
Türkçesini okuyabilirler. Ya da anlamını göz önüne alarak bunu kendi
ifadeleriyle dile getirerek dua ederler. Aslında en güzeli, kişinin içinden
geldiği gibi dua etmesidir. Duada önemli olan içtenliktir. Bu
bakımdan, herkesin içinden geldiği gibi dua etmesidir. Mutlaka bir
takım dua kalıplarının söylenmesi şart değildir.
Ayrıca duanın Arapça olması da gerekmez. Herkesin kendi diliyle
Cenab-ı Haktan ne istediğini bilerek dua etmesi daha güzeldir.
Bir takım dua
klişelerini okuyacağım diye tam bir iç huzuruyla Cenab-ı
Hakka yönelemeyen kimsenin, bunun yerine, dileklerini gönlünden
geçirdiklerini, sevgi ve tazim duyguları içinde dua olarak arz etmesi daha
güzel olur. Dua yaparken, belli bir kitaptan
birtakım dua cümlelerini okuma çabası, tam bir iç huzuruyla
Cenab-ı Hakka yönelmeyi engellememelidir. Bunun yerine, dileklerin
gönülden geldiği gibi, dilinin döndüğü kadar ama sevgi ve tazim
duyguları içinde dua olarak arz edilmesi daha güzel olur. Kitaba bakarak
tavaf etmek yerine, Kabeyi seyrederek tavaf etmek belki daha bir anlamlı
olacaktır.
İbadetlerin şekli unsurlarına can veren,
onları anlamlı kılan hiç şüphesiz huşudur, Yani
gönülden bir bağlılık, içtenlik, severek ve zevk alarak
yöneliştir. Böyle olmadığı zaman, ibadetler ruhsuz ceset
gibi kalır. Aşkla yapılan ibadetle böyle bir niteliğe sahip
olmayan ibadeti şöyle bir benzetmeyle açıklayabiliriz: Aşkla
yapılmayan ameller, yapay çiçekler gibidir. Belki görüntü çok güzeldir.
Şekiller ve kalıplar tamamdır. Şekilde pek bir eksiklik
görülmez. Ama onda gülü gül yapan, ona hayatiyet veren, koku ve
canlılık sağlayan öz bulunmamaktadır. Duada da önemli olan
içtenliktir.
Kuran, Sünnet ve Salihlerin
yakarışlarından derlenmiş bu dualar sadece bir öneri olup, hac ibadetini eda eden kardeşlerimize
kılavuzluk yapacağı ümidi ile
hazırlanmıştır. Samimi bir gayretin sonucu
yapılmış bir seçki olsa da, mutlaka okunması şart
değildir. Netice itibarıyla, yüreklerin en derin köşesinden
fışkıracak ve yüz binlerin yaptığı dua okyanusuna
karışacak kalbî dualar, çok daha etkili olacaktır. Gönülden
geldiği gibi, dilin döndüğü gibi, zihinden geçtiği gibi, sade
ama samimi, yalın ama yanık dualar...
Yüce
Rabbimizden niyazımız, o mübarek iklimde yapılan ve yapılacak
bütün duaların kabul görmesi, kutsal iklimdeki yakarışların
yankı bulması ve sonuçta Müslümanların, İslam aleminin ve
hatta bütün beşeriyyetin mutlu olmasıdır...
Yüce
Allah, yolumuzu, kalbimizi aydınlatsın. Bizi, terk ettiğimiz
cahilliklerimize geri dönmekten korusun. Bütün dünya Müslümanlarına
aydınlık gelecek nasip etsin. İnsanlık İslâmla
kurtuluşa ersin. Rabbimiz haccımızı makbul eylesin,
gayretimizi karşılıksız bırakmasın,
günahlarımızı bağışlasın!
Rabbimiz
bize dünyada ve ahirette iyilik ver, bizi cehennem azabından koru,
iyilerle birlikte cennete koy, hidayete erdikten sonra kalplerimizi
kaydırma; annemizi, babamızı ve bütün Müslümanları
bağışla! Ülkemizi, cennet vatanımızı her türlü
kötülükten koru. Milletimizin dirlik ve düzenini daim eyle. Sen dualara karşılık
verensin, duaları kabul edensin.
Arapça bir kelime olan dua, çağırmak, seslenmek,
yalvarmak, yakarmak ve yardım istemek anlamlarına gelir. Dua,
insanın inandığı yüce bir varlığa
sığınması, ona yönelmesi ve ondan kendisine
yardımcı olmasını istemesidir. Aslında bu durum
insanın yaratılışından gelen bir özelliktir.
İnsan, dua ederek hem ruhen, hem de fizik olarak rahatlar. Korkan,
endişeye kapılan, yalnızlık çeken, kendisini zayıf ve
aciz hisseden, bazı sıkıntıları ve dilekleri olan
insan, kendisini rahatlatması için derhal duaya sarılma gereksinimi
duyar. İnsan psikolojisi, çaresizlik içinde veya zorda
kaldığında hemen duaya başvurur. Bu, insanoğlunun en
büyük teselli ve ümid kaynağıdır.
Dua,
Allahın yüceliği karşısında, kulun aczini itiraf
etmesi, Yaratıcıdan lütuf ve yardım dilemesi demektir. Duada
amaç, kişinin durumunu Allaha arzederek niyazda bulunmasıdır.
Allah ile inanan kişi arasında vasıtasız bir iletişim
aracı olan duanın temelinde Ona iman ve güven vardır. Dua âciz
olan insan ile, kâdir olan Allah arasında adeta bir köprü vazifesi görür.
Bu anlamda dua, kulun, Rabbine en kısa yoldan ulaşma
tarzıdır.
İslamda
dua, sadece Allaha yakarış demek değildir. Dua aynı
zamanda Yaratıcıya olan iman ve teslimiyetin bir ifadesidir.
Kulluğun özü olduğu gibi, imanın pratik bir yansıması
olarak da önemlidir. Bu açıdan dua, insanın Allah nezdindeki
değerini de belirlemektedir. Nitekim Yüce Allah: De ki: Duanız olmasa Rabbim
size ne diye değer versin? buyurmaktadır. (Furkan 77)
Kulluğun bir ifadesi olması hasebiyle
dua, Allah tarafından da istenen bir ameldir. Kuran-ı Kerimde, "Bana
dua edin, duanıza karşılık vereyim."(Gâfir 60) "Beni anın ki ben de sizi
anayım..."(Bakara
152) buyurulmaktadır. Yüce Allah kulunun
kendisine sığınmasından, yakarmasından ve yardım
istemesinden hoşnut olmaktadır.
Gerek duaların
yapılış nedenlerine, gerekse içeriklerine
bakıldığında başlıca şu unsurlar dikkat
çekmektedir:
1.
Allahın varlığını, birliğini ve yüceliğini
ikrar ve itiraf etme: Dualarda yer verilen Kelime-i tevhid, tekbir, tenzih,
tesbih ve takdis cümleleri, hep bu inancın ifadeleridir. Zaten ibadetlerde
olduğu gibi, dua da yalnızca Allaha yapılır.
2.
Allahın verdiği nimetlere şükretme: Hamd u senâ etme, her
fırsatta zikr etmek suretiyle Ona olan şükür ve minnet borcunu dile
getirme, sayısız nimetleri verene şükrün bir ifadesidir.
3.
Allaha sığınma: İstiâze, Allaha iltica ve tövbede
olduğu gibi, her türlü kötülükten,
nefsin, şeytanın ve şehvetin şerrinden Ona
sığınma ifadelerinde bu düşünce yatar.
4.
Allahtan af, merhamet ve bağışlanma dileme: Hataları ve
günahlarından dolayı pişmanlık duyarak af, rahmet ve
istiğfar talebinde bulunan kişinin yakarışında da bu
ifadeler yer alır.
5.
Allahtan maddi veya manevi
yardım talebi: Yardıma muhtaç olan kul, maddi ve manevi
sıkıntı ve ihtiyaçlarını sadece Ondan bekler.
Allahı
anan, ona sığınan, ondan yardım isteyen bir kul, hem onun
rızasını kazanır, hem yardımını elde eder,
hem de ruhundaki kirlerden arınır. Bu itibarla, kul Allaha dua
etmekten geri kalmamalı, daima samimiyetle ona yönelmelidir.
Dua,
sadece darlık ve sıkıntı anlarında değil
bollukta, darlıkta, sıkıntıda ve rahatlıkta her zaman
yapılmalıdır.
Dua
ederken hiçbir aracıya ihtiyaç yoktur. Kul doğrudan doğruya
meşru isteklerini Cenab-ı Hakka arz edebilir. Önemli olan samimiyet
ve ihlastır.
Kişi
duasının hemen kabul edilmesini de beklememelidir. Zira dua
ettiğinde Allah ya ona istediği şeyi verir, yahut onun yerine
derecesini yükseltir, ya da başına gelecek aynı derecedeki bir
musibeti önler.
Duanın geniş anlamda Allaha yöneltilmiş bir çeşit ibadet olduğu dikkate alınırsa, dua eden kişinin, bu konuma uygun bir edep içinde olması gerekir. Kişinin Allaha samimi bir şekilde ve huşu içinde yalvarıp yakarması esastır. Dua, yüksek sesle değil, sade bir dil ve duyarlı bir kalple yapılmalıdır. Hele hele bağıra bağıra gösterişe kaçan bir tavırla dua yapmaktan şiddetle sakınmalıdır. Peygamber Efendimiz: "Sizler sağır ve uzaktaki birine değil, her şeyi duyan ve gören Allaha dua ediyorsunuz" buyurmaktadır. (Buhari, Deavat 50)
Duada
genel olarak kıbleye dönülerek eller açılır ve semaya kaldırılır.
Bu, kulun acziyetini temsil eder.
Duanın bir çeşidi olan zikir ise, bir
ayette (Al-i Imran 3/191)
işaret edildiği gibi, ayakta, oturarak, yan üstü yatarak dahi
yapılabilir. Önemli olan, öz ile sözün bütünleşmesi, bedenden çok
kalbin yönelmesidir. Bunun için dua ve zikrin en vazgeçilmez unsuru ihlas,
samimiyet ve içtenliktir.
Duada
önemli olan, herkesin içinden geldiği gibi dua etmesidir. Mutlaka bir
takım dua kalıplarının söylenmesi şart değildir.
Esas olan, duanın kafiyeli, secili, şiirimsi veya bir takım
edebi söz kalıplarıyla
olması değil, yürekten gelmesi, meramı ifade etmesidir.
Allah tarafından değer verilecek olan, harfler ve sesler değil,
gönülden fışkıran içten duygular ve yakarışlardır.
Ayrıca
duanın Arapça olması da gerekmez. Herkesin kendi diliyle Cenab-ı
Haktan ne istediğini bilerek dua etmesi daha güzeldir.
Duanın yalnız başına, Yüce
Allah ile karşı karşıyaymışçasına
yapılması elbette çok anlamlıdır. Bu şekilde
yapılan dua, gösterişten uzak olması sebebiyle samimiyetle
yapılacağı için elbette makbul olacaktır. Bununla birlikte
samimiyet zedelenmediği takdirde, cemaat halinde
yapılmasının da ayrı bir üstünlüğü vardır. Çünkü
topluca yapılan duanın kabul ihtimali yüksektir. Kalabalık bir
cemaatin bir cenazeye yaptıkları şehadet nasıl anlamlı
ise, içlerinde Allah dostlarının da bulunduğu bir toplulukla
yapılması, duanın topluca kabulüne vesile olabilir. Bu açıdan
bakınca hacta yüz binlerce kişiden oluşan cemaatle birlikte yapılan
duaların önemi daha iyi anlaşılabilir. Zira bu hacılar
içerisinde kimbilir ne kadar Allah dostu, takva ehli, duaları makbul
ihalslı insanlar vardır. Aynı inanç ve şuuru paylaşan
insanların, Allaha birlikte yapacakları dualar elbette farklı
bir mana içerecektir. Benliğin biz şuurunda kaybolduğu, binlerce
yüreğin bir olduğu, her birinin kendisi için değil, bütün
müminler için yakardığı eller ve gönüller, tam da Yüce
Allahın inananlardan beklediği bir tavırdır ve Onu
razı edecektir.
İnsan hayatındaki en değerli an, Yüce Allaha yönelip Onunla baş başa kaldığı zaman dilimidir. Allah ile baş başa kalmanın en güzel vasıtasılarından biri de duadır. Hadislerde ifade edildiği gibi "Dua, ibadetin özüdür." (Tirmizî, Deavât 1) Bunun için beş vakit namazımızın her rekatında okuduğumuz Fatiha suresi en güzel dua ayetlerini içermektedir.
Duanın en makbul ve
efdal olanı; riyadan, gösterişten uzak bulunanı, icabet saatine
yakın olanı ve gizlice yapılanıdır. Allaha
yakarış için belli bir zaman dilimi yoktur. Günün 24 saatinin her
dakikasında dua yapılabilir. Ancak bazı vakitlerin duanın
kabulü için daha elverişli olduğu bildirilmiştir.
Cuma
günündeki belli bir ân, seher vakitleri, Kadir gecesi, Ramazan ayı, Arefe
günü, Hac günleri vb. bazı gün ve gecelerde yapılan duaların
daha makbul olduğu bildirilmektedir.
Genel
olarak duada belli bir mekan ayırımı söz konusu değildir.
Bununla birlikte Kabe, Mescid-i Haram, Mescid-Nebevî, Mescid-i Aksa, Arafat,
Meşar-i Haram, Müzdelife, Mina gibi yerlerdeki duaların daha makbul
olacağında şüphe yoktur. Özellikle mübarek yer ve zamanlarda,
tenhalarda kıbleye yönelerek ve gözyaşları içinde içtenlikle
yapılan duaların geri çevrilmeyeceği umulur.
Duanın
kabul edilmesinde en önemli etkenlerden birisi, duayı yapan kimsenin iç
dünyası, ihlası, samimiyeti, diğer bir ifade ile ruh halidir.
Zira Yüce Allah duada kullanılan ifadelere değil, kulun kalbinden
taşan hislere, gönüllerdeki coşkuya ve gözyaşları içinde
dile getirilen sözlerdeki samimiyete bakar. Ve öyle bir ân gelir ki Allah o
kulunun bu talebini geri çevirmekten hayâ eder. Aynı şekilde
gerçekten çok bunalmış, çaresiz kalmış, ya da mazlum
durumdaki insanların yaptıkları dualar da ilahî gayrete
dokunacağı için derhal karşılık görür.
Dua,
darlıkta, sıkıntılı anda yapıldığı
gibi, varlıkta ve genişlikte de yapılmalıdır. Psikolojik
olarak insan zenginleşip, belli bir refah seviyesine gelince duayı
bırakmaya meyleder ki bu çok yanlıştır. Kişi, sıkıntıya
sabrederken nasıl dua ile ayakta kalmaya
çalışılıyorsa, nimetler karşısında da
şükredip dua ederek Yüce Allahla irtibatını kesintisiz
sürdürülmelidir. Varlıkla verilen sınavın, darlıkla verilen
sınavdan daha zor olduğunu unutmamalıdır.
Duanın
muhtevasına gelince, Yüce Mevladan istenilebilecek şeyler istenmeli,
inanca, edebe, akla aykırı taleplerde bulunulmamalıdır.
Sadece dünyalık şeyler değil, ahiret saadeti de istenmeli,
kişi yalnızca kendisini düşünmemeli ve duasına inanan
kardeşlerini de dahil etmeli, tüm insanlık için hidayet dilemelidir.
İçinde günahlardan
temelli kurtulma ve bir daha onlara asla dönmeme ve İslamı bütünüyle
benimseyip yaşamaya çalışma azmi ve kararı olmadan
yapılacak dua anlamsızdır.
Dua ederken,
Allahın kendisini görmekte olduğunu, içinden geçirdiklerini
bildiğini ve söylediklerini işittiğini göz önünde bulundurarak
son derece saygılı bir vaziyette bulunmalıdır.
Büyük bir ihlas ve
samimiyet içerisinde Allah Tealaya ısrarla dua etmeli, meşru
isteklerini tekrar tekrar dilemekten çekinmemelidir. Çünkü ihlasla Cenab-ı
Hakka arzedilen her meşru dilek muhakkak karşılık görür.
Duada bütün varlığıyla Allaha yönelmeli,
duyarlı bir kalple dua edilmeli, zihnindeki başka ilgileri silerek
tamamen duaya yoğunlaşmalıdır. Esas dua, bütün
benliğiyle gönülden Cenab-ı Hakka yöneliştir.
KUTSAL İKLİMDE YAKARIŞLAR
Yola çıkarken iki rekat
namaz kılar, ardından Ayetel-Kürsi okuyup Allaha hamd ve
Rasulullaha salat ü selamdan sonra
şu duayı okuyabilir:
رَّبِّ
أَدْخِلْنِي
مُدْخَلَ
صِدْقٍ وَأَخْرِجْنِي
مُخْرَجَ
صِدْقٍ
وَاجْعَل
لِّي
مِن
لَّدُنكَ
سُلْطَانًا
نَّصِيرًا
اللَّهُمَّ
بِكَ
أسْتَعِينُ
وَعَلَيْكَ أتَوَكَّلُ؛
اللَّهُمَّ
ذَلِّلْ لي صعُوبَةَ
أمْرِي،
وَسَهِّلْ
عَليَّ مَشَقَّةَ
سَفَرِي،
وَارْزُقْنِي
مِنَ الخَيْرِ أكْثَرَ
مِمَّا
أطْلُبُ،
وَاصْرِفْ
عَنِّي كُلَّ
شَرٍّ. رَبّ
اشْرَحْ لي
صَدْرِي، وَيَسِّرْ
لِي أمْرِي،
اللَّهُمَّ
إني أسْتَحْفِظُكَ
وأسْتَوْدِعُكَ
نَفْسِي وَدِينِي
وأهْلِي
وأقارِبي
وكُلَّ ما
أنْعَمْتَ
عَليَّ
وَعَليْهِمْ
بِهِ مِنْ آخِرَةٍ
وَدُنْيا،
فاحْفَظْنَا
أجمعَينَ مِنْ
كُلّ سُوءٍ يا
كَرِيمُ.
rabbi edhılniy müdhale SıdKın ve ahrıcniy muhrace SıdKın vec'Al liy min
ledünke sulTânen naSıyrâ* allâhümme bike este'Iynü
ve 'Aleyke etevekkel* allâhümme zellil liy Su'Ûbete emriy* ve sehhil
'Aleyye meşaKKate seferiy* verzuKniy minel hayrı eksera mimmâ aTlübü vaSrıf 'Anniy külle şerr* rabbişraH liy Sadrıy ve yessir liy emriy* allâhümme inniy estaHfiZuke
ve estevdi'Uke nefsiy ve diyniy ve ehliy ve eKâribiy ve külle mâ en'Amte
'Aleyye ve 'Aleyhim bihî min âhıratin ve dünyâ*
faHfaZnâ ecme'Iyne min külli sûin yâ keriym*
Rabbim! (Gireceğim yere)
doğruluk ve esenlik içinde girmemi sağla. (Çıkacağım
yerden de) beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar. Bana
yardımcı bir kuvvet ver.
Allahım! Yalnız
senden yardım diler, yalnız sana güvenirim. Allahım bu
işimi ve yolculuğumu kolaylaştır. Bana, dilediğimden
fazla iyilik lutfet. Her türlü kötülüğü benden sav. Rabbim! Gönlüme
genişlik, işlerime kolaylık ver.
Allahım! beni, dinimi, ailemi, yakınlarımı, dünyada ve ahirette bize lutfettiğin nimetlerin hepsini sana emanet ediyorum. Ey keremi bol Rabbim! Bizi her türlü kötülükten koru.
بِسْمِ
اللّهِ
مَجْرَاهَا
وَمُرْسَاهَا
إِنَّ رَبِّي
لَغَفُورٌ رَّحِيمٌ
سُبْحانَ
الَّذي
سَخَّرَ لَنا
هَذَا وَما كُنَّا
لَهُ
مُقْرِنينَ،
وَإِنَّا إلى رَبِّنَا
لَمُنْقَلِبُونَ.
اللَّهُمَّ
إنَّا
نَسألُكَ فِي
سفَرِنَا
هَذَا البِرَّ وَالتَّقْوَى،
وَمِنْ
العَمَلِ ما
تَرْضَى،
اللَّهُمَّ
هَوّن
عَلَيْنا
سَفَرَنَا هَذَا،
وَاطْوِ
عَنّا
بُعْدَهُ.
اللَّهُمَّ
أنْتَ
الصَّاحِبُ
فِي السَّفَرِ وَالخَلِيفَةُ
في الأهْلِ.
اللَّهُمَّ
إني أعُوذُ بِكَ
مِنْ
وَعْثاءِ
السَّفَرِ وكآبَةِ
المَنْظَرِ
وسُوءِ
المُنْقَلَبِ
في المَالِ
والأهْلِ.
bismillâhi mecrâhâ ve mürsâhâ inne rabbiy legafûrun
raHiym* sübHanelleziy sahhara lenâ hâzâ ve mâ künnâ lehu
muKriniyn* ve innâ ilâ rabbinâ lemünKalibûn* allâhümme innâ nes'eluke fiy
seferinâ hâzel birre vettaKvâ* ve minel 'Ameli mâ terDâ* allâhümme hevvin
'Aleynâ seferanâ hâzâ* vaTvi 'Annâ bu'Ċdeh* allâhümme enteS SâHibü fis
seferi vel haliyfetü fil ehl* allâhümme inniy e'Ûzü bike min va'Ċsâis
seferi vekâbetil menZari ve sûil münKalebi fil mâli vel ehl*
Allahın adıyla
(biniyorum). Onun adıyla yürür, Onun adıyla dururuz. Şüphesiz
Rabbim çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Bunu bize lütfeden Allah, her
türlü noksandan uzaktır. Onun lütfu olmasaydı, biz buna güç
yetiremezdik. Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz.
Allahım! Bu
yolculuğumuzda senden iyilik, takva ve rızana uygun işler
istiyoruz.
Allahım! Yolculuğumuzu bize
kolaylaştır. Uzağını yakın eyle.
Allahım! Yolculukta sahibimiz, ailemize vekilimiz
sensin.
Allahım! Yolculuğun
sıkıntılarından, kötü duruma düşmekten, dönüşte
malımızı ve ailemizi kötü bir durumda bulmaktan sana
sığınırız."
İhrama
girerken ve girdikten sonra bolca telbiye, tekbir, tehlil, tesbih ve salavat
okunur.
لبيكَ
اللَّهمّ
لبّيك، لبّيك
لا شريك لك
لبّيك، إن
الحمد
والنعمة لك
والمُلْك لا شريك
لك
(Lebbeyk Allahümme
lebbeyk, lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk, innel hamde ven-nimete leke
vel mülk, lâ şerîke lek)
Buyur
Allahım buyur! Emrindeyim buyur! Senin hiçbir ortağın yoktur.
Emrindeyim buyur! Şüphesiz hamd sana mahsustur. Nimet de senin, mülk de
senindir. Senin hiçbir ortağın yoktur.
اللَّهُ
أكْبَرُ
اللَّهُ
أكْبَرُ لا
إِلهَ إِلاَّ
اللَّهُ
واللَّهُ
أكْبَرُ
اللَّهُ
أكْبَرُ
ولِلَّهِ
الحَمْدُ.
allâhü ekber* allâhü ekber* lâ ilâhe illâllâhü
vallâhü ekber* allâhü ekber* ve lillâhil Hamd*
"Allah büyüktür. Allah büyüktür. Allahtan başka hiçbir ilah
yoktur. Allah büyüktür. Allah büyüktür. Hamd Allaha mahsustur."
لا
إِلهَ إِلاَّ
اللَّهُ
وَحْدَهُ لا
شَرِيكَ
لَهُ، لَهُ
المُلْكُ،
وَلَهُ الحَمْدُ
وَهُوَ عَلَى
كُلّ شَيْءٍ
قَدِيرٌ.
lâ ilâhe illâllâhü vaHdehû lâ şeriyke leh* lehül mülkü ve lehül Hamdü ve hüve 'Alâ
külli şey'in Kadiyr*
"Allahtan başka hiçbir ilah yoktur. O tektir. Onun hiçbir
ortağı yoktur. Mülk ona aittir. Hamd ona mahsustur. Onun her
şeye gücü yeter."
سُبْحَانَ
الَّّلهِ
وَالْحَمْدُ
لِلَّهِ وَ
لاَ اِلهَ إِلاَّ
اللَّهُ واللَّهُ
أكْبَرُ ولا
حول ولا قوة
إلا بالله
العلي العظيم.
sübHânallâhi velHamdü lillâhi ve lâ ilâhe illâllâhü
vallâhü ekber* ve lâ Havle ve lâ Kuvvete illâ billâhil 'Aliyyil 'AZiym*
Allah, her türlü noksandan uzaktır. Hamd Allaha
mahsustur. Allahtan başka hiçbir ilah yoktur. Allah büyüktür. Bütün güç
ve kuvvet, şanı yüce olan Allaha
aittir.
Veya kısaca:
سبحان
الله وبحمده،
سبحان الله
العظيم،
sübHânallâhi vebiHamdihi sübHânallâhil 'AZiym*
Allah, her türlü noksandan uzaktır. Ona hamd ederim. Yüce
Allah her türlü noksandan uzaktır.
Kısaca;
اللَّهُمَّ
صَلِّ على نَبِيِّنا
مُحَمََّدٍ
allâhümme Salli 'Alâ nebiyyinâ muHammed*
Allahım! Peygamberimiz Hz.Muhammede salat ve selam eyle!
Yahut:
اللهم
صل على محمد
وعلى آل محمد
كما صليت على إبراهيم
وعلى آل
إبراهيم إنك
حميد مجيد ،
allâhümme Salli 'Alâ muHammedin ve 'Alâ âli
muHammedin kemâ Salleyte 'Alâ ibrâhiyme ve 'Alâ âli ibrâhiyme inneke Hamiydun
meciyd*
اللهم
بارك على محمد
وعلى آل محمد
كما باركت على
إبراهيم وعلى
آل إبراهيم
إنك حميد مجيد
allâhümme bârik 'Alâ muHammedin ve 'Alâ âli
muHammedin kemâ bârekte 'Alâ ibrâhiyme ve 'Alâ âli ibrâhiyme inneke Hamiydun
meciyd*
Allahım! Hz. İbrahim ve ailesine salat ve
selam eylediğin gibi, Hz.Muhammed ve ailesine de salat ve selam eyle! Sen övgüye layıksın, şanı yüce
olansın.
Allahım! Hz. İbrahim ve ailesini mübarek
kıldığın gibi, Hz.Muhammed ve ailesini de mübarek kıl! Sen övgüye layıksın, şanı yüce olansın.
اللَّهُمَّ
هَذَا
حَرَمُكَ
وأمْنُكَ
فَحَرِّمنِي
على النارِ،
وأمِّنّي مِن عَذَابِكَ
يَومَ
تَبْعَثُ
عِبادَكَ،
وَاجْعَلْنِي
مِن
أولِيائِك
وَأهْلِ
طَاعَتِكَ
allâhümme hâzâ Haramüke ve emnüke fe
Harrimniy 'Alen nâr* ve âminniy min 'Azâbike yevme teb'Asü
'Ibâdek* vec'Alniy min evliyâike ve ehli Tâ'Atik*
Allahım! Burası senin güvenli kıldığın Harem
bölgendir. Burayı Harem kıldığın gibi benim vücudumu
da Cehennem ateşine haram kıl! Kullarını dirilteceğin
gün, beni azabından emin eyle, beni dostlarından ve sana itaat
edenlerden eyle.
.
أعوذ
بالله العظيم
وبوجهه
الكريم
وسلطانه
القديم من
الشيطان
الرجيم
بسم
الله
والصلاة
والسلام على
رسول الله
اللهم اغفر
لي ذنوبي
وافتح لي
أبواب رحمتك.
e'Ûzü billâhil 'AZiymi ve bivechihil keriymi
ve sulTânihil Kadiymi mineş
şeyTânir raciym* bismillâhi
veSSalâtü vesselâmü 'Alâ rasûlillâh* allâhümmagfir liy zünûbiy veftaH
liy ebvâbe raHmetik*
Kovulmuş şeytanın
şerrinden Yüce Allaha, onun üstün zatına ve ezeli otoritesine
sığınırım.
Allahın adıyla giriyorum. Salat ve selam
Allahın elçisinedir.
Allahım! Günahlarımı bağışla
, bana rahmet kapılarını
aç.
اللَّهُمَّ
زِدْ هَذَا
البَيْتَ
تَشْريفاً
وَتَعْظِيماً
وَتَكْرِيماً
وَمَهَابَةً، وَزِدْ
مِن
شَرَّفَهُ
وكَرمَهُ
مِمَّنْ حَجَّه
أو
اعْتَمَرَه
تَشْرِيفاً وَتَكْرِيماً
وَتَعْظِيماً
وَبِرّا اللَّهُمَّ
أنْتَ
السَّلامُ
وَمِنْكَ السَّلامُ،
حَيِّنا
رَبَّنا
بالسَّلامِ.
allâhümme zid hâzel beyte teşriyfen ve ta'ĊZıymen ve tekriymen ve mehâbeten ve zid men şerrefehü ve kerremehü mimmen Haccehü evi'Ċtemerahü
teşriyfen ve tekriymen ve
ta'ĊZıymen ve birrâ* allâhümme entes selâmü ve minkes selâm*
Hayyinâ rabbenâ bis selâm*
Allahım! Bu evin (Beyt)
şerefini, yüceliğini, saygınlığını ve
heybetini artır. Hac ve umre yapanların şerefini, saygınlığını ve iyiliğini de artır.
Allahım! Sen esenlik sahibisin,
esenlik sendendir. Ey Rabbimiz! Bizi esenlikle yaşat.
اَللهم
إنى أسألُكَ
علماً نافعاً
و
رزقاً
واسعاً و شفاءً
من كل
داءٍ وَ
سَقَمٍ
allâhümme inniy es'elüke 'Ilmen nâfi'An ve rızKan vâsi'An ve şifâen min külli dâin ve seKam*
Allahım! Senden faydalı ilim, bol rızık
ve her
türlü dert ve hastalığa
karşı şifa niyaz
ediyorum.
بسم
الله والصلاة والسلام
على رسول الله
،
اللهم
إني أسألك من
فضلك ، اللهم
اعصمني من الشيطان
الرجيم.
bismillâhi veSSalâtu vesselâmu 'Alâ rasûllillâh*
allâhümme inniy es'elüke min faDlik*
allâhümma'ĊSamniy mineş
şeyTânir raciym*
Allahın adıyla çıkıyorum.
Salat ve selam Allahın elçisinedir. Allahım, bana nimetlerinden vermeni
istiyorum. Beni kovulmuş şeytanın şerrinden koru!